| Bu sana yakışmayacak, ortaya çıkarması kolay, aptalca bir yalandı. | Open Subtitles | تلك كانت كذبة غبية، من السهل عرضها، لا تليق بكي. |
| Önceki hikaye bir yalandı biliyorum ve bunu ispatlayabiliriz. Bir şey söyle! | Open Subtitles | اعرف ان القصة الاخيرة كانت كذبة وتستطيع اثبات ذلك، يجب ان تلقي خطاباً |
| Üç gün sonra, heyecanlı bir şekilde geri geldi ve kazandığını söyledi. Ama bu bir yalandı. | Open Subtitles | بعد ثلاثة أيام, رجع إلينا متفائلاً وقال بأنه قد ربح, لكنها كانت كذبة |
| Bu bir yalandı, fakat benim gerçekliğimdi, tıpkı küçük Dorothy'nin zihnindeki, ters yüzen balıklar gibi. | TED | كان كذبة ولكن كان واقعي. كسمكة دورثي التي تسبح للخلف في عقلها. |
| Hayır, hayır. Anlıyorum. Hepsi bir yalandı. | Open Subtitles | كلا, أتفهم الأمر برمته كان كذبة |
| Şura toplantısında kalyon gemileri önerdiğimde hepsi bir yalandı. | Open Subtitles | عندما أقترحت السفن في أجتماع المجلس كلها كانت كذبه. |
| Tamam, bu bir yalandı ve bu nedenle kendimi çok kötü hissediyorum! Kendimden nefret ediyorum! | Open Subtitles | حسنٌ, تلك كانت كذبة, أنا أشعر بالآسى حيالها, أنا أكره نفسي |
| Büyük bir iyilik için beyaz bir yalandı bence. | Open Subtitles | أظنها كانت كذبة بحبل قصير لأجل مصلحة أفضل |
| Dinleyin, biz FBI'dan değiliz. - Saçma bir yalandı. | Open Subtitles | إسمعوا، لسنا من المباحث الفيدرالية، كانت كذبة غبية. |
| Bunu planlamıştım. Önceleri bu bir yalandı. | Open Subtitles | تلك الخطه في باديء الأمر كانت كذبة |
| Evet, o bir yalandı. Don Juan bana kendisi söyledi. Gösterişten ibaretmiş. | Open Subtitles | أجل كانت كذبة, (دون جوان) أخبرني ذلك بنفسه كانت مجرد دعاية وإعلان |
| Elbette ki bu kuyruklu bir yalandı. Ama bu gece duymam gereken bir yalandı. | Open Subtitles | "بالطبع كانت كذبة جريئة ولكنها كانت الكذبة التي احتجت سماعها تلك الليلة" |
| Bugünün tamamı koca bir yalandı. | Open Subtitles | اليوم كله كان كذبة كبيرة |
| Bugünün tamamı koca bir yalandı! | Open Subtitles | كل هذا اليوم كان كذبة كبيرة |
| Ama bu bir yalandı. | Open Subtitles | ولكن ذلك كان كذبة |
| Eevt, ama hepsi bir yalandı. | Open Subtitles | أجل، لكن الأمر كله كان كذبة |
| Tamam söyledim ama küçük bir yalandı kimseye bir zararı yok nasılsa. | Open Subtitles | حسناً لقد كذبت .لكنها كانت كذبه صغيره هيا . |
| Belki de gerekli bir yalandı. | Open Subtitles | ربما كانت كذبه ضروريه. |
| Dürüst olmak gerekirse, bu bir yalandı. | Open Subtitles | لأكون صريح هذه كانت كذبه |
| Demek Kralının bizimle tanışma sözü bir yalandı | Open Subtitles | ؟ أذن وعد ملكك لإجتماعه كان كذب. - الملك لا يكذب! |
| Hayır, onlara verdiğim şey bir yalandı. | Open Subtitles | نعم، لكن ما منحتهم إيّاه كان كذبةً |
| Biliyorum fakat bu sadece küçük bir beyaz bir yalandı. | Open Subtitles | أعرف ، ولكن تلك كانت مجرد كذبة بيضاء صغيرة |