"biraz karışık" - Translation from Turkish to Arabic

• معقد
• معقّد
• معقدة
• مُعقد
• مُعقدة
• مُعقّد
• فوضوي بعض الشيء

Ve karımız benim yüzümden düştüğünden beri durum biraz karışık.
وبما أن أرباحنا انخفضت بشكل كبير بسببي فالأمر معقد قليلاً

biraz karışık dostum,öylece dalamazsın. Kimse sana saygı duymaz, o saygıyı kazanman lazım.
الأمر معقد , لن تغوص هكذا وحسب لا حد يحترمك دون كسب الإحترام

Dedektif Bey, biraz karışık gelebilir ama ben şu anda 2015'teyim.
أيها المحقق، الأمر معقد قليلاً. لكن أنا في عام 2015 الآن.

biraz karışık, belki de sana bir harita çizmeliyim.
إنّ مكانها معقّد قليلاً ربما يجب أن أرسم لك خريطة

Anlaşmalar biraz karışık biliyorum, ama emin ol bunu bozma şansınız yok.
الإتفاقاتُ قد تصبح معقدة قليلاً، لكن أؤكدُ لكم أنه لايوجد جدالٌ عليها

Bu biraz karışık bir durum. Görüyor olduğu ortada ama.
الأمر معقد بعض الشيء من الواضح أنه يستطيع الإبصار

Pekala, biraz karışık, o nedenle ne dersem onu yapın.
حسناً .. هذا معقد بعض الشىء لذا , أريد أن تفعل بالضبط ما أقول

biraz karışık ama yine de yapılabilecek bir iş.
أنه معقد نوعاً ما, ولكن يمكن تأديه هذه الوظيفه.

biraz karışık içeriğinde toprak... bir şeyler inşa etmek ve de köle gibi çalışmak var.
شيء معقد لكنه يتضمن أرضا و مواد إنشائية و عبد يعمل

Burası biraz karışık. Eğer bunlar iki adım geri giderse.. Monk.
الامر معقد لكن هذان الاثنان يرسلان للخلف

Yani, şov biraz karışık, belki de kötü bir anısını hatırlattı.
أعني ، العرض كان معقد قليلاً لذا فربما قد أثار شيئاً لديه

Onu ben de görmek istiyorum, ama durum biraz karışık.
أنا أريد أن أقابله أيضا ولكن الموضوع معقد

Demek istediğim, yaptığım başka birisiyle tanıştım. biraz karışık.
أعني , لقد قابلت امرأة غيركِ , امرأة صنعتها , إن الأمـر معقد

- Onun için çalıştığını sanıyordum! - Öyle... yani öyle değil. biraz karışık.
اعتقدت انك تعمل لدية لا اعمل لدية انة امرا معقد

biraz karışık, ama endişelenecek bir şey yok.
ممم,الأمر معقد لكن ليس هناك .مايستدعي القلق..

Fiziksel olarak iyi. Psikolojik olarak biraz karışık.
جسديّاً، هي على ما يرام نفسياً، الوضع معقّد

Bak, k.çını nasıl yaladığını görmek için bile olsa görüşür seninle, ama biraz karışık bu iş.
انظر، أنا متأكد بأنه سيقابلك، حتى لو كان لمشاهدتك تأكل القذارة، لكنّ هذا معقّد.

Biliyorum gidiyorsun ve bunlara dahil olmak umurunda bile değil fakat bilmen gerekiyor ki hayatım biraz karışık ve eğer kalırsan, sana söz veriyorum bunlara...
أعلم أنكِ راحلة، و لكنني لست مهتماً أن أتورط أكثر من ذلك لكن من أجل علمكِ فقط الأمور في حياتي معقدة بعض الشيئ

Ve karımız benim yüzümden düştüğünden beri durum biraz karışık.
ومنذ أرباحنا هي في الهبوط دوامة بسببي، أنها معقدة بعض الشيء.

biraz karışık ama bana haber vermeden taşınan bir erkeğe aşığım.
أنهُ مُعقد ، لكن أنا أحب شخص و الذى رحل بدون ان يُخبرنى

Annenin bu konudaki duyguları biraz karışık olacaktır.
مشاعر والدتك بهذا الشأن ستكون مُعقدة

O konu biraz karışık.
يا ويحي. إنّه في الواقع أمرٌ مُعقّد نوعًا ما.

Geri dönmeliyim. İşler biraz karışık.
علي أن أعود حقاً الوضع فوضوي بعض الشيء الآن.