| Bizi neden buraya sevkettiklerini hâlâ bilmiyorum Noel'e kadar savaşın biteceğini duymuştum. | Open Subtitles | لا أعلم لم أرسلونا هنا سمعت أن الحرب ستنتهي بحلول أعياد الميلاد |
| Bu şekilde biteceğini biliyordum. Bu gerçekleşti ve üzüldüm tamam mı? - Bak, yorum yapmak istemiyorsun. | Open Subtitles | فقد عرفت أنها ستنتهي والآن عندما حدث ذلك أنا مستاءة، حسناً؟ |
| Bu senin hikâyen ve nasıl biteceğini ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | هذه قصتك. ويمكنك التوقف عن حكيها؛ لأن كلانا يعرف كيف ستنتهي. |
| Ama hala farklı şeyler istiyoruz, Ve bunun nasıl biteceğini biliyoruz. | Open Subtitles | لكن ما زلنا نريد أشياء مختلفةَ ونحن نعرف الى ماذا سينتهى بنا الأمر. |
| Ben bile bu tatbikatın nasıl biteceğini bilmiyorum. | Open Subtitles | برغم ذلك، أنا لا أعرف كيف سينتهي هذا التدريب، |
| Bana deseydiniz ki bir ay daha depresyonda kalmak durumunda olduğumu, derdim ki "Kasımda bu işin biteceğini bilirsem, baş edebilirim." | TED | إن أخبرتني أنني يجب أن أصاب بالاكتئاب لمدة شهر، لقلت: "ما دمت أعلم أنه سوف ينتهي في نوفمبر، أستطيع القيام بذلك." |
| Bunun çabucak biteceğini biliyorum ama sonra ayrılamayacaklar için endişe ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر سينتهي سريعاً لكنني أقلق على أولئك الذين سيموتون |
| Kimse ağzına almaya dahi cesaret edemezken, ben açık açık savaşın dört ilâ altı hafta içinde biteceğini beyan ettim. | Open Subtitles | وفيها ذكرت صراحة ما لم يجرؤ أحد أخر على أخباره به وهو أن الحرب ستنتهى خلال أربعة أو ستة أسابيع |
| Şimdi halk, bu hikayenin nasıl biteceğini merak ediyor. | Open Subtitles | والآن الناس تريد أن تعرف كيف ستنتهي القصة |
| Şimdi halk, bu hikayenin nasıl biteceğini merak ediyor. | Open Subtitles | والآن الناس تريد أن تعرف كيف ستنتهي القصة |
| Git ve İsmail'e de ki insanlara savaşın yarın biteceğini söylesin! | Open Subtitles | إذهب وأخبر إسماعيل لإعلام الناس أن الحرب ستنتهي يوم غداً |
| Git ve İsmail'e de ki cami mikrofonundan halka savaşın yarın biteceğini söylesin. | Open Subtitles | إذهب وأخبر إسماعيل لإخبار الناس على مكبّر صوت المسجد أن الحرب ستنتهي يوم غداً |
| Raylene bunun kötü biteceğini Hissediyorum, hemde çok kötü. | Open Subtitles | ريلين أحس بأن هذه المسألة ستنتهي بشكل سيء جدا |
| Çünkü bazen, bir şeyin nasıl biteceğini bilsen bile bu sizin ondan zevk alamayacağınız anlamına gelmez. | Open Subtitles | لأنه أحياناً، حتى لو كنت تعرف كيف ستنتهي الأمور ذلك لا يعني أنك لا تستطيع التمتع بالأحداث |
| Haydi ama, bu ilişkinin her türlü biteceğini gösteren başka kanıt mı istiyorsun? | Open Subtitles | هيّا ، ما هي الأدلة التي تشير أن العلاقة ستنتهي بطريقة مختلفة؟ |
| Bu yüzden yakın bir zamanda benimle işin biteceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لذا لا اعتقد أنك ستنتهي مني في القريب العاجل |
| Biraz eğlenmek istiyordum ve sizi aradığım an, bunun biteceğini biliyordum. | Open Subtitles | وكنت أعلم أن الثانيه التي سأحادثكم بها سينتهى ذلك |
| Bu işin nasıl biteceğini biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف كيف سينتهى هذا هذا عمل يا توماس |
| Ama eğer önce Arlo bulursa, ikimiz de sonunun nasıl biteceğini biliyoruz. | Open Subtitles | لكن لو وجده " آرلو " أولاَ نعلم كليناَ كيف سينتهي هذا |
| Bay Chappelle analizin birkaç dakikaya biteceğini söylemiş. | Open Subtitles | سيد شابيل يقول أن التحليل سوف ينتهي في الدقائق القليلة القادمة |
| Bu işin ikimizden biri için kötü biteceğini biliyordun. | Open Subtitles | تعلمين بأنّ الأمر سينتهي بشكل فظيع لأحدنا. |
| İşin Noel'e kadar biteceğini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أن المهمه ستنتهى بحلول الكريسماس |
| Yılın sonuna kadar evlenme teklifi etmezse ilişkimizin biteceğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنه إذا لم يطلب الزواج مني قبل نهاية هذه السنة سوف تنتهي علاقتنا |
| Babam iyi değil. Annem partiyi duyarsa, biteceğini söylüyor. | Open Subtitles | أبي متوعك وأمي تقول لو أنها سمعت الحفله,سينتهي الأمر |
| Ama Ross'un durumunda, iki taraf da ne zaman biteceğini biliyor. | Open Subtitles | ولكن في حالة روس ، فالطرفان يعلمان بأن المدة التي سيقضيانها معا هي اسبوعين |