| Öyleyse bitişik zarların matematiği, yeni bir zar için ihtiyacımız olana çok benzerdir. | TED | لذا فرياضيات القشورة المجاورة شبيهة جداً لما نحتاجه للقشور الجديدة. |
| Buraya mı? Hayır, buraya değil bitişik oda, 308 di. Ambulanstan iki kişi onu taşıdılar. | Open Subtitles | بل الشقة المجاورة 308، مُسعفين حملوا صاحب الشقة للخارج |
| bitişik odada, kopya anahtarı olan bir suç ortağı vardır. | Open Subtitles | لقد كان لديها شريك في الغرفة المجاورة و لديه نسخة من المفتاح |
| Bu uçağın iniş takımı doğrudan motora bitişik, değil mi? | Open Subtitles | عجلات الهبوط في هذه الطائرة مجاورة بشكل مباشر للمحرك، صحيح؟ |
| Yüksek müsaadenizle, köy halkı yararına bir çeşme ve ona bitişik bir han yaptırmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | بإذنك الرحيم، أنا كنت أفكّر ببناء بئر ماء مع حانة مسافرين مجاورة له لمنفعة ناس القرية |
| İşte binaların Su Oyunları Merkezi'ne bitişik, Olimpiyat Stadyumu'nun karşısında duruşu bu şekilde. | TED | هذا هو موقع المبنى المجاور لمركز الألعاب المائية المقابل للاستاد الأولمبي. |
| Küçük bir tim bitişik bir tünelden hapishaneye sızabilir. | Open Subtitles | فريق صغير يمكن أن يكون قادرًا على إختراق السجن عبر نفق مجاور |
| Özellikle bitişik odaları ayırtmıştım. | Open Subtitles | حينما قمتُ بحجز الغرف المتجاورة بشكل محدد |
| Bu doğal engeller Yunnan'daki bitki ve hayvanları bitişik vadilere bölerek birbirlerinden ayırmıştır. | Open Subtitles | هذه الحواجز الطبيعيه عزلت حيوانات ونباتات يونان في كل الواديان المجاوره. |
| Cohen, odalarımız bitişik, dostum; sen burdasın. | Open Subtitles | كوهين ، وصلنا الغرف المجاورة ، والرجل ؛ كنت هنا. |
| Kırmızı üç bölgeye bitişik komşu bölgelerin, düşününce yakın tehlike içinde olduklarından bir karantina gerçekleşebilir. | Open Subtitles | كل المناطق المجاورة للثلاث مناطق الحمراء الرئيسية أعتبرت أن تكون على وشك الخطر الحجر الصحي في حقيقة الأمر |
| bitişik odada bir sürü plak gördüm. | Open Subtitles | هناك العديد من التسجيلات في الغرفة المجاورة |
| Biri bitişik süitten içeri gaz pompalamış. | Open Subtitles | أحدٌ ما وضع إسطوانة غاز في الغرفة المجاورة |
| Bu tür bir tümor beyinin bitişik bölgelerine baskı uygulayabilir. | Open Subtitles | هذا النوع من الأورام يمكنه أيضاً الضغط على المناطق المجاورة بالمخ. |
| "Merhaba Bay Armstrong. Ben Tahoe Kristal Göl Oteli görevlisi. Mesajınızı aldık ve rezervasyonunuzu bitişik odalardan ayrı tekli odalara çevirmekten mutluluk duyarız." | Open Subtitles | مرحبا سيد أرمسترونج هذا البواب في منتجع تاهو الكرستالي تلقينا رسالتك ونحن سعداء لتغيير حجزك من غرف مجاورة إلى فردية منفصلة غيرت الحجز؟ |
| Odanı onlarınkiyle bitişik rezerve ettirmeyi düşünüyordum ama bu biraz... | Open Subtitles | لقد فكرت أن أحجز لك غرفة مجاورة لغرفتهم |
| bitişik binanın içinde taze toprak vardı. | Open Subtitles | كانت هناك قاذورات حديثة على باب المبنى المجاور |
| En üst kattaki bitişik binada bulunan tüm ofisleri kontrol edin. | Open Subtitles | تحقّق من كلّ المكاتب في المبنى المجاور بالطابق العلوي |
| bitişik süitlerimizi karıştırdıklarında sende ufak bir rahatlama oldu mu? | Open Subtitles | أكنت مرتاحة ولو قليلا بأنهم أفسدو الجناح المجاور لنا |
| Hayır, orası üniversiteye bitişik bir bölge, ...ama Illinois TrustLoan Bankasına ait. | Open Subtitles | كلا، إنه مجاور للجامعة ولكن ملكيته تعود لبنك إيلينوي للتسليف هنا |
| Ayrıca sağ tarafın ucunda bitişik bir kesik daha var. | Open Subtitles | وهناك أيضاً كسر مجاور للقطع في الناحية اليمنى يلتقيان في نهاية واحدة |
| Özellikle bitişik odalar için yer ayırtmıştım. | Open Subtitles | حينما قمتُ بحجز الغرف المتجاورة بشكل محدد |
| - Yandaki binalara bitişik değil. | Open Subtitles | -البيت غير ملتصق بالمبانى المجاوره |