| ...bitmek tükenmek bilmeyen toplantılardan diyabete, kolesterole, strese ve koleraya iyi gelen bu yoğurt için aptalca sloganlar hazırlamaktan bıktım. | Open Subtitles | أني تعبت من هذه الإجتماعات التي لا تنتهي من إختلاق شعارات غبية لهذا الزبادي ذالك الذي يشفي مرض السكري.. والكولسترول |
| Hayatın peri masalı olabilirdi ve kötü bitmek zorunda da değil. | Open Subtitles | يمكن أن تكون حياتك قصة خرافية و لا يجب أن تنتهي بطريقة سيئة |
| Hayat sürprizlerle doludur ancak en büyük sürpriz bitmek zorunda olmamasıdır. | Open Subtitles | الحياة مليئة بالمفاجآت ولكن أعظم المفاجآت أن هذا لا ينتهي ابدا |
| Hey, Cruzito, bitmek üzere mi, adamım? Elbiselerimi dikmeni istiyorum. | Open Subtitles | كريزيتو, لقد قاربت على الإنتهاء أريدك أن تضع لي وشما على مؤخرتي |
| Kira kontratımız bitmek üzere yakında köprü altlarında uyumaya başlayacağız. | Open Subtitles | وعقد الايجار قارب على الانتهاء وسننام تحت جسر الكنجرس قريبا |
| Gezi ve görüsme planlari bitmek bilmez bir hal aldi. | Open Subtitles | متطلبات السفر وبرامج الاجتماعات لا تنتهي |
| Rahat olduğum nokta şu ki eğer sanatsal kapağını çoktan onayladılarsa kitabınla olan ortaklığımız bitmek üzere. | Open Subtitles | أشعر بالراحة بحقيقة أنّهم إذا كانوا قد نشروا بالفعل غطاء الكتاب، فإنّ كتابك، وشراكتنا الصغيرة، سوف تنتهي تقريباً. |
| Tanrıların kralı bitmek bilmeyen cinsel eğlencelerine devam etmektedir. | Open Subtitles | ملك الآلهة دوما ما يستغرق في علاقات غرامية لا تنتهي |
| Bir gün bitmek zorunda. İyi bir skor elde ettin. | Open Subtitles | كان لابدّ أن ينتهي هذا الأمر لقد مارستَ حيلة جيدة |
| İçimde dönmeye başladı, bırak, serbest bırak Bence bitmek üzere. | Open Subtitles | هذا يتحول بداخلي دعيه ينتهي أعتقد بأنه قارب على الانتهاء |
| Bütün politikalar kimlik politikalarıdır, kimin gerçekten ait olduğunu tanımlamanın bitmek bilmeyen bir mücadelesi. | TED | فكل سياسة هي سياسة الهوية، صراع لا ينتهي لتحديد من ينتمي حقًا. |
| Nerdeyse bitmek üzere. Babamın yüzünü görmek istiyorum.Ve annemim... | Open Subtitles | الأمر على وشك الإنتهاء , أريد .رؤيةوجهوالدي,ووجهوالدتي. |
| İmkansız görev neredeyse bitmek üzereydi. | Open Subtitles | المهمّـــــة المستحـيلة أوشكت على الإنتهاء |
| -Neyse ki bitmek üzere. -Allah'tan. | Open Subtitles | ــ أمرٌ حميد أن هذا الوضع قد شارف على الإنتهاء ــ مرحى |
| Evlat edinme bitmek üzere, bitince de Walden ile boşanacağız. | Open Subtitles | التبنى على وشك الانتهاء وعندما يحدث والدن و انا سنتطلق |
| Bu biz de onunla bitmek zorundayız demek değil | Open Subtitles | انه لا يعني بأننا يجب أن ننتهي به |
| Gitmeliyiz. Stephen'ın mesaisi bitmek üzere. | Open Subtitles | يجب أن نذهب , ساعات استراحة ستيفين ستنتهي قريباً |
| Al bakalım. Doğum kontrol haplarının bitmek üzere olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتعلمين أن حبوب منع الحمل كادت أن تنفذ منك؟ |
| Hem de nasıl! Haydi o zaman, yakıtımız bitmek üzere! | Open Subtitles | حسنا , نحن جاهزون دعنا نمضى فى طريقنا فالوقود ينفذ منا |
| EDİ'nin yakıtı bitmek üzere. Yakıt bulamazsa gemiye dönmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | لقد نفذ الوقود من إدي ـ تقريباً وإن عجز عن ملئ نفسه فسيعود إلى السفينة |
| Öğle tatilim bitmek üzere ama yarından evvel sana bunu ulaştırmak istedim. | Open Subtitles | لقد كادت أن تنتهى فترة راحتى ولكننى أردت أن أسلمك هذا قبل الغد |
| Gezegenimizde su hiç bitmeyebilir fakat bireylerin susuz kalmaması için bitmek zorunda da değil. | TED | قد لا ينفد كوكبنا من الماء، لكن ذلك لا يمنع أن يعاني الأفراد من العطش. |
| 20 dakikalık bir kovalamacadan sonra, antilobun enerjisi bitmek üzere. | Open Subtitles | بعد مطاردة دامت 20 دقيقة طاقة الذكر تكاد تنفد |
| Evet, bazı zaruri ihtiyaçların bitmek üzere olduğundan eminim. | Open Subtitles | أجل أنا متأكد أنه بدأ نفاذ بعض الأشياء الأساسية |
| Kız kardeşim öldükten sonra tek istediğim her gün yaşadığımız bitmek bilmeyen korkunç kâbusa son vermekti. | Open Subtitles | كلما اردته بعد وفاة اختي هو أن اخرج من هذا الكابوس المرعب الغير منتهي الذي نعشيه كل يوم |
| Worcestershire sosu bitmek üzere, bir iyilik yapıp bir kase getirebilir misin? | Open Subtitles | أنا أوشك على النفاذ من صلصة رسيستيرشاير كوني جيدة وأحضري لي بعضها |