| Bu mükemmel bir intikam. Tamam, tamam, bak, binayı boşaltmak zorundayız. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، حسناً ، يتوجب علينا إخلاء المبنى وحسب |
| Bu nedenle, bu üç kardeş ve aileleri evlerini boşaltmak zorunda kaldılar. | TED | ولهذا السبب فإن الأخوة الثلاثة وعائلاتهم إضطروا لإخلاء منازلهم. |
| boşaltmak için sana bir zenci veremediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف ، لم يمكنني ترك زنجي معك ليساعدك في تفريغ حمولتك |
| Bu fikir en ez kasa odasını boşaltmak kadar iyi bir fikir. | Open Subtitles | تلك الفكرة تقريبا جيدة، إفراغ الغرفة المُحكمة |
| Hartum'dan tüm Mısırlıları boşaltmak dışında hiç bir yetkim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سلطة خارج اخلاء كل المصريين من الخرطوم. |
| İçindekilerin şifresini çözmek ve Nick Farris'in hesaplarını boşaltmak için bilgisayara girmek zaman alacaktı. | Open Subtitles | الحصول علي طريقه تظل الي ان تستطيع فك شفرات البيانات وتفريغ كل حسابات نيك فاريس البنكيه |
| Bizi yerlerimizden boşaltmak için bir ay vermişsiniz, efendim. | Open Subtitles | يبدوا أنك أمرتنا بإخلاء المكان خلال شهر سيدي |
| Paralarını alamazlarsa bir ay içinde evimizi boşaltmak zorunda kalacağımızı söylüyorlar. | Open Subtitles | .. يقولون إذا لم تحضر النقود سيكون علينا إخلاء المنزل في غضون شهر |
| Bu düzenin ahlaki, etik, politik temelini sorgulamak ve içini boşaltmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد التشكيك في الأسس إخلاء الأسس التي هذا النظام، المعنوي الأخلاقي، السياسي، تأسس عليها |
| Patlama çapını boşaltmak için maksimum üç saniyemiz var. | Open Subtitles | لدينا مدة أقصاها ثلاثة ثواني لإخلاء دائرة قطر الإنفجار |
| Em City'i boşaltmak için tam bir buçuk dakikanız var! | Open Subtitles | لديكُم بالضَبط دقيقَة و ثلاثين ثانيَة لإخلاء مدينة الزمرد |
| Burası Brownfield Fund, Kredi Sigortalarımı boşaltmak istiyorum. | Open Subtitles | سيد براون فيلد فان اريد تفريغ ائتماني الى تحويلات زائفة |
| Ama önce oturma odasındaki bütün kutuları boşaltmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد تفريغ غرفة المعيشة من الصناديق أولا |
| Eğer bir binayı boşaltmak istiyorsanız, yangın alarmı işe yaramaz. | Open Subtitles | إن أردت إفراغ بناية سحب جرس الحريق عديم الفائدة |
| Doktor bey, yangın alarmı verildiğinde hastaneyi boşaltmak zorundasınız. | Open Subtitles | حسناً، سيدي . حسب القانون انت مجبر على اخلاء الجميع اذا كان هناك انذار حريق |
| Biraz müzik dinlemek, birkaç kutuyu boşaltmak, | Open Subtitles | الإستماع إلى بعض الأغاني وتفريغ بضعة صناديق |
| Daireyi boşaltmak için 15 gününüz var. | Open Subtitles | أمامك 15 يوماً لكى تقوم بإخلاء الشقة |
| Efendim, T-47'leri boşaltmak çok vaktimizi alacak. Ağır şeyleri boşver. | Open Subtitles | سيدى أخلاء مركبات الـ ت 47 سيستغرق بعض الوقت |
| Senin işin kafa kırmak. Villaları boşaltmak. Evlilik muhabbetini bana bırak. | Open Subtitles | تخلي البيوت، تكسر العظام، وبعدها أستحدث إلى والدها بخصوص زواجك |
| Alarmı verin, bütün binayı boşaltmak zorundayız. | Open Subtitles | بالنظر للخطر المحدق، أعتقد أن علينا أن نخلي كامل المبنى |
| Kampüsü boşaltmak iki veya üç gün sürecektir. | Open Subtitles | بشكل واقعي سيستغرق يومان او ثلاثة لافراغ الحرم |
| Yemek yiyip valizini boşaltmak mı, valizini boşaltıp yemek mi ya da valizi boşaltırken de yiyebiliriz. | Open Subtitles | تأكلين أولا ثم تفرغين حقائبك أو تفرغين حقائبك اولا ثم تأكلين؟ -أو تريدين أن تأكلي وانت تفرغي حقائبك |
| Kırmızı bölgede uyuşturucu boşaltmak yasak. | Open Subtitles | ممنوع التفريغ في المنطقة الحمراء. |
| boşaltmak. | Open Subtitles | نجففها |
| Kafamı boşaltmak ve biraz temiz hava almak için dışarı çıktım. | Open Subtitles | خرجت لأصفي ذهني وأحصل على بعض الهواء النقي. |