| - Demedim. Her iki evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت أن من بين كل زيجتين تنتهى واحدة منها بالطلاق |
| Dört evlilikten biri mi, üç evlilikten biri mi boşanmayla sonuçlanıyordu? | Open Subtitles | اخبرنى هل نسبة انتهاء حالات الزواج بالطلاق هى واحد إلى اربعة أم واحد إلى ثلاثة؟ |
| Ayrıca, üç evliliğinin de boşanmayla sonuçlanmasının nedeni. | Open Subtitles | و أيضاً سبباً أن زيجاتك الثلاث إنتهوا بالطلاق |
| Her yirmi beş beşik kertmesi evliliğinden birinin boşanmayla sonuçlandığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين أن كل زواج مرتب منذ 25 سنة يفضي به الأمر إلى الطلاق |
| - 3 hafta önce bana boşanmayla ilgili sorular soruyordun. | Open Subtitles | شيئا كهذا حسنا.. منذ ثلاث اسابيع ,كنت تطلبين الطلاق |
| Tarihsel olarak, bu insanlar boşanmayla yüz yüze kalınca dini reform ya da mevkiden çekilme gerçekleşir. | Open Subtitles | وتاريخياً عندما تستعاد كلمة طلاق ينتهي بنا الأمر إما بتعديل الكنيسة أو تنازل الملك عن العرش. |
| Üzücü bir gerçek ama evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor. | Open Subtitles | انها حقيقة حزينة , لكن نصف حالات الزواج تنتهى بالطلاق |
| boşanmayla sonuçlanmayan evliliklerin yarısı ölümle sonuçlanıyor. | Open Subtitles | انظرى للأمر بهذة الطريقة كل نصف حالات الزواج التى لا تنتهى بالطلاق تنتهى بالموت |
| Ayrıca iki evlilikten biri boşanmayla sona eriyor. | Open Subtitles | خمسون بالمائة من الزيجات التي تُعقد هناك تنتهي بالطلاق. |
| Her üç evlilikten biri boşanmayla sonuçlanırken partiye gidip sonsuz aşka kadeh kaldırmak asıl tuhaf olan. | Open Subtitles | ماهو غريب هو الذهاب الى حفلة والاستماع الى تبادل النخب عن الحب الابدي حينما يكون واحد من بين ثلاث زواجات ينتهي بالطلاق. |
| Korkunçlar. Garanti bir boşanmayla sonuçlanacağını bilerek teselli olman gerek. | Open Subtitles | يجب أن تعزّي نفسك بمعرفة أن هذا سينتهي بالطلاق. |
| Evliliklerin %50 si boşanmayla sonlanıyor. | Open Subtitles | 50 في المائة من الزيجات تنتهي بالطلاق. |
| Duyduğuma göre ajanların yurt dışında boşanmayla ilgili ilahi fikirler yayıyorlarmış. | Open Subtitles | أنا سمعت أنه تم إرسال العديد من رجالك لالتماس رأي المتدينين حول الطلاق |
| Kazayla ilgili değil, boşanmayla alakalı. Hızlı oldu. | Open Subtitles | ليست أوراق تحطم الطائرة، بل الطلاق. هذا كان سريعا. |
| Rahat bırak beni. Bu boşanmayla bir sürü stres altındayım ben. | Open Subtitles | دعني وشأني, أنا أعاني الكثير من الضغوط جراء هذا الطلاق. |
| Söylemeliyim ki bana boşanmayla ilgili annem ve babama bahsetmemem konusunda kararsızlığa düşmüştüm. | Open Subtitles | علي ان اقول عندما قلت لي اولا ان لا اخبر ابي وامي بخصوص الطلاق كانت لدي شكوكي |
| Ve kocası eve geldiğinde boşanmayla yetinmeye niyetli değil. | Open Subtitles | و حينما يعود زوجها إلى المنزل . فإنّه يريد شيئاً أكثر من الطلاق |
| Ve o da bu ayrıcalığı boşanmayla beraber kaybettiğimi söyledi. | Open Subtitles | و هي قالت بأنني خسرت هذا الأمتياز مع الطلاق |
| Şu anda tamamen potansiyel pahalı bir boşanmayla yüz yüzeyim. | Open Subtitles | أنا فعلا أواجه فعلا طلاق غالي جدا. |
| boşanmayla alakalı olarak, sen boşanmasan bile gözlerindeki o saati görebildiğim için bir tavsiye vereyim: | Open Subtitles | فيمايتعلقبالطلاق... لا أعني أنك ستخوض تجربة طلاق لكني يمكنني أن أرى كم تتطلع لأن ينتهي ذلك الزواج |
| Görünüşe göre adam çirkin bir boşanmayla uğraşıyordu. | Open Subtitles | وتبين ان ماتي قد عانى من طلاق سيء |
| Evliliklerin yüzde ellisi boşanmayla sonuçlanıyor ikimizi düşününce sen ve McDreamy iyi olursunuz. | Open Subtitles | 50% من الزيجات تنتهي بطلاق لذا يجب ان تكوني و ديريك بخير |