"boşsurat" - Translation from Turkish to Arabic

• خاوي الوجه

İsa gelecek ve Boşsurat'ı yakalayacak. Sonra puff!
المسيح سيأتي، ويسحب ناصية خاوي الوجه ليورده الهلاك.

Boşsurat çocuğu bulamadı ve bu onu aşırı öfkelendirdi.
عجز خاوي الوجه عن إيجاد الطفل، وذلك استثار غضبه.

Boşsurat çocuğun suratını asla çalamadı. Çünkü birşeyi farketmemişti.
خاوي الوجه لم يسرق وجه صبيّ قطّ، لأن ثمّة شيء لا يدركه.

Boşsurat genç ya da yalı değildi ya da çirkin veya yakışıklı.
"خاوي الوجه لم يكُن عجوزًا ولا شابًا، لم يكُن قبيحًا ولا وسيمًا"

"Derken bir gece, Boşsurat çalmak için aradığı yüzü buldu"
"حتّى ذات ليلة وجد خاوي الوجه وجهًا ليسرقه أخيرًا"

Boşsurat, çocuğun yüzünü," Dünya'daki herşeyden daha çok istiyordu."
"خاوي الوجه أراد وجه الصبيّ أكثر من أيّ شيءٍ في الوجود"

"Ertesi gece, " "Boşsurat bir insan gibi giyinip," "çocuğun evine tekrar gitti."
"وفي الليلة التالية ارتدى خاوي الوجه مثل رجلٍ وعاد لبيت الصبيّ"

Boşsurat yüzünü almak için bir çocuk aramaya devam etti. Her yere baktı. Her evin her penceresine..
"واصل خاوي الوجه بحثه عن طفل ليسرق وجهه في كلّ مكانٍ وبكلّ شرفة منزلٍ"

Boşsurat, artık bir kızın yüzünü Dünya'daki herşeyden daha fazla istiyordu.
"أضحى الآن خاوي الوجه يودّ وجه الصبيّة أكثر من أيّ شيءٍ في الوجود"

Boşsurat, giderek yanaştı... yanaştı...yanaştı...
خاوي الوجه انسلّ يقترب، ويقترب، ويقترب.

Boşsurat yanaştı...yanaştı...yanaştı... Kız, Boşsurat'ın orada olduğunu biliyordu.
"خاوي الوجه إنسلّ يقرب، ويقترب، أدركت الصبيّة بوجوده"

Ailesi onu koruyamazdı, çünkü Boşsurat zaten içerideydi.
"عجز والداها عن صونها، لأن خاوي الوجه كان بالداخل سلفًا"

Boşsurat kızı sığınağına sürükleyecek, ve onu orada karanlıkta tutacak, sonsuza dek, ailesinden uzakta esir edecekti.
"سحب خاوي الوجه الصبيّة لعرينه، واحتجزها في حلكته" "إذّ احتجزها بعيدًا عن منال والديها للأبد"

Boşsurat'ın gerçek olmadığını biliyor musun?
أتعلمين أن خاوي الوجه ليس حقيقيًّّا؟

Boşsurat uyandı çünkü birisi ismini söyledi.
خاوي الوجه اتّقظ لأن ثمّة من دعى اسمه.

Sonunda çocuğun nerede saklandığını bulduğunda, Boşsurat ne yapacağını bilemedi.
"وحين تبيّن أين يختفي الطفل، خاوي الوجه لم يعلم ماذا عساه يفعل"

Boşsurat daha da yaklaştı, ve yaklaştı...yaklaştı...
أخذ خاوي الوجه يقترب، ويقترب، ويقترب.

Boşsurat çocuğu bulmalıydı"
"تحتّم على خاوي الوجه إيجاد الصبيّ"

"Boşsurat giderek yaklaştı...yaklaştı..." "daha da yaklaştı..."
"خاوي الوجه أخذ يقترب، ويقترب، ويقترب..."

"Boşsurat uyandı çünkü birisi ismini söylemişti."
"إتّقظ خاوي الوجه لأن ثمّة من دعى اسمه"