| Eğer bu meşru bir baskı meselesiyse, Sonra çamur olurdu Sağdan geri akıyor Ve şu matkap borusunun dışına. | Open Subtitles | إن كانت هذه مشكلة ضغط منطقية كان سيتدفق الطين خارج أنبوب الحفر هناك. |
| Muhtemelen hâlâ boğazında nefes alması için bir tüp var, ve midesinin yarısıyla, yemek borusunun bir bölümü alınmış, yani büyük bir yara vardır. | Open Subtitles | من المحتمل أن يوجد أنبوب , في حلقه ليتنفس منه , نصف معدته أزيلت و جزء من المرئ لذا ستوجد هناك ندبة كبيرة |
| Soluk borusunun kesildiğinden emin olmak için gereğinden fazla güç uygulanmış. | Open Subtitles | أي أحد كان لديه خبرة في هذا كان ليستخدم بعض الضغط ليتأكد أن القصبة الهوائية أنقطعت |
| Buradaki tiroit kıkırdağı. Soluk borusunun sağ üstünde yer alır. | Open Subtitles | هنا يقع الغضروف الدرقي؛ يقع تمــاماً فوق القصبة الهوائية |
| Senin için bir şey değiştireceğini sanmıyorum ama bir yangın borusunun önüne park ettin. | Open Subtitles | لا أظن أن هذا سيهمكِ ولكنكِ أوقفتِ السيارة أمام خرطوم حريق |
| - Yangın borusunun önüne park etmek yasaktır. - Bunu da biliyorum. | Open Subtitles | القانون يمنع الوقوف أمام خرطوم الحريق أعرف |
| Ve turbo yerinden sökülmüş ve egzoz borusunun tam yanına sokulmuş. | Open Subtitles | وجهاز السرعة قد نُزع من مكانه و دُفع بعنف في ماسورة العادم |
| O su borusunun içinde kaybolabilecek tipte bir vaka bu. | Open Subtitles | إنه قضية مختلفة, وخاصة الطريقة التي اختبأ بها في مواسير المجاري. |
| Yeni bedene girmiş adamlar, su borusunun kırılması, hayaletlerin mesaj getirmesi! | Open Subtitles | شخص منسوخ الروح يكسر أنبوب الماء الأشباح ترسل رسائل |
| Henry, onu sıcak bir kalorifer borusunun yanına bırakmış olabilir. | Open Subtitles | هنري سيكون تركها بقرب أنبوب التدفئة او ما شابه |
| Bir yakıt borusunun aniden nasıl patladığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف كيف ينفجر أنبوب تغذية فجأة |
| Neal, bu su borusunun üzerine düştüğünde elektrik devresi tamamlanmış olmalı. | Open Subtitles | -نعم يا رباه لا بد أنّ الدائرة الكهربائية اكتملت حينما تراجع (نيل) نحو أنبوب المياه هذا |
| Ve Adam'a belki tırmandığı su borusunun seradan apaçık göründüğünü söylemek istersin. | Open Subtitles | ويمكنك أن تخبري (آدم) بأن أنبوب التصريف الذي تسلّقه في مرمى المشتل الزجاجي. |
| Ölüm sebebinin soluk borusunun ezilmesi olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | سأقول أن سبب الوفاة أختناق من سحق القصبة الهوائية |
| Buradan bir kesik açarsınız soluk borusunun ve yemek borusunun üzerinden dikkatle geçersiniz ve şah damarı kesmemeye çalışırsınız. | TED | فأنت تقوم بعمل شَق هنا، ثم تقوم، وبعناية فائقة، بالتشريح عبر القصبة الهوائية، وعبر المريء، وتعمل على ألا تقوم بقطع الشريان السباتي الداخلي. |
| "'boğulma, boyun omurlarının kırılması... "'ve nefes borusunun yırtılmasıdır.' | Open Subtitles | بكسر عظمة العنق و تدمر القصبة الهوائية |
| Kim olduğunuz umurumda değil sadece bir yangın borusunun önüne park edemeyeceğinizi hatırlatmak istiyorum. | Open Subtitles | لا يهمنى من أنتِ , ولكن أريدكِ أن تعرفِ أن الوقوف أمام خرطوم الحريق ممنوع |
| Yangın borusunun önüne park etmedim ki. | Open Subtitles | لكننى لم أتوقف أمام خرطوم حريق |
| Bir yangın borusunun önüne park ettiğiniz için. | Open Subtitles | للتوقف أمام خرطوم حريق |
| Görüyorsun... bu drenaj borusunun bizi doğrudan kalenin içine götüreceğini sana söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتكِ أن ماسورة الصرف هذه سوف تقود إلى القلعة |
| Patlamış su borusunun içinde mantar vardı. | Open Subtitles | لقد كانوا بداخل ماسورة الماء المكسورة |
| Yetkililer patlamanın hapishanenin duvarının üstünden geçen bir gaz borusunun... infilak etmesinden kaynaklandığını belirttiler. | Open Subtitles | و المسؤلين عن السجن أكدوا الآن أن الإنفجار نتج من تفجير خط مواسير غاز يمر عبر سور السجن |