| EDS parmağınızı olsun. O boruyu kesmek için hazır olun. | Open Subtitles | اضغط على زر نظام فصل الطوارئ، استعد لفصل ذلك الأنبوب. |
| Dylan'a boruyla vuran ve sen boruyu elinden aldığında Dylan'ı pencereden iten kişinin. | Open Subtitles | الشخص الثالث هو الذي ضرب ديلان بلأنبوب وعندما أخذتِ الأنبوب دفع من النافذة |
| Eğer açık çölde iseniz nefesinizi ağzınızdan burnunuza doğru, ve ağzınızdaki bu boruyu kullanarak solumayı sakın unutmayın | Open Subtitles | عليك أن تكون فى الصحراء المفتوحة تذكر للتنفس عبر فمك وإخراج التنفس من أنفك عبر هذا الأنبوب |
| Babam bu 64 boruyu koyabilmek için burayı genişletti. | Open Subtitles | وأضاف الأب هذا التمديد حتى انه يمكن احتواء هذه الأنابيب 64 فيها. |
| Kardeş Ledeyard zannedersem boruyu bir daha öttüreceksin. | Open Subtitles | ايتها الاخت ليدارد ارجو ان تنفخي في البوق |
| Gırtlaklarına o boruyu sokuyor, sonraki on dakika bir cehennem. | Open Subtitles | تغرس هذا الانبوب في حلقهم، الـ10 دقائق التالية هي جحيم بحق |
| boruyu sökmek için kullanacaksan buyur yoksa kaldır şunu. | Open Subtitles | إن لم تكن ستستخدم مديتك في تحطيم الماسورة فالق بها |
| Aşağıda sıkışan bir boruyu kesmemiz gerek. | Open Subtitles | سأحتاج إلى دقيقتين أخريتان لدى أنبوب عالق فى الحفرة |
| Teğmen, ya o boruyu tamir edersin, ya da herkese bir şemsiye alırsın. | Open Subtitles | أيها الملازم، أصلح ذلك الأنبوب أو اشترِ مظلّة للجميع |
| Selam çocuklar.. Biri şu kırık boruyu alıp kafama vurabilir mi? | Open Subtitles | مرحباً يارفاق هلا يلتقط أي منكما هذا الأنبوب. |
| Patron tuvaletteki boruyu tamir edene kadar size içki vermemi yasakladı. | Open Subtitles | مرحباً ايرل مرحباً رجل السراطين، أحتاج بعض الجعة آسف، قال المدير انني لن أخدمك قبل أن تصلح ذلك الأنبوب في المرحاض |
| Eee, boruyu bulman Kelly Morris'in yalan söylediğini nasıl kanıtlıyor? | Open Subtitles | كيف يدل أيجاد الأنبوب أن كيلي موريس كاذبة |
| Kelly boruyu adamın elinden aldı, ama Dylan bilincini kaybetmişti. | Open Subtitles | تتنزع كيلي الأنبوب منه و لكن ديلان يفقد الوعي |
| Delice geldiğini biliyorum ama o boruyu bana o gösterdi. | Open Subtitles | أعلم بأنه يبدوا جنوناً لكنه أشار لي بإتجاه الأنبوب |
| Çantasında şu boruyu ve folyo yanığını buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت هذا الأنابيب الشارع، واحباط الموقد في حقيبته. |
| En güzeli de sarhoşun tekinin gelip bakır boruyu duvardan çalmasıydı. | Open Subtitles | وقد اتئ مدمن فقط لسرقة الأنابيب النحاسية من الجدار |
| Yaptığını söylediği her şey... senin boruyu çalmanı engellemek içindi... | Open Subtitles | كل شيء هو فعله، كل شيء قاله كان فقط لمنعك من نفخ البوق |
| Dr. Pineda, boruyu sokmadın mı daha? | Open Subtitles | د.بينيدا, هل تمكنت من ادخال ذلك الانبوب بعد؟ |
| Eğer boruyu tekrar eritirsem bir tuhaflık olduğunu anlarlar. | Open Subtitles | إن حطمت هذه الماسورة ثانيةً فسيثير هذا شكهم |
| - Şimdi dirsek boruyu bağlaman gerekiyor... | Open Subtitles | ـ حسناً ,من أجل الخطوة التالية أنتِ بحاجة تثبيت أنبوب الكوع ـ حسناً |
| Dönerken, benim uyuyor olduğum sırada, benim önümdeki koltuğa ahşap boruyu bırakır. | Open Subtitles | و في طريق عودته عندما كنت أنا نائماً قام بوضع الإنبوب الخشبي في مقدمة مقعدي |
| Alttaki boruyu da değiştirmek zorunda kaldım, şimdi mükemmel çalışıyor. | Open Subtitles | الخرطوم السفلى كان مقطوعا أيضا وكان على أن أقوم بتغييره |
| Sonra şoför arabaya gaz akışını sağlayan boruyu takmak üzere arabanın altına girdi. | Open Subtitles | وبعدها ينزل السائق تحت الشاحنة لتوصيل انبوب الغاز بالشاحنة والانبوب يغذي الشاحنة بالغاز |
| Söylesene kardeşim, O boruyu neden yanında taşıyorsun? | Open Subtitles | أخبرني يا صاح، لمَ تحمل هذا الغليون معك؟ |
| boruyu geciktiriyorlar. Hiç doğru değil. | Open Subtitles | النفير، إنهم يأخرون إطلاق النفير |
| Şu boruyu öbür ucundan tut, Nathan Scott. | Open Subtitles | أمسك الأنبوبة من الجهة الأخرى , يانايثن سكوت |