| Yani duyma yetisini bozan bir şeyler var demektir. | Open Subtitles | مما يعني أن ذلك الشئ يعبث بحاسته السمعية أيضاً |
| Öyleyse akciğerlerini ve ruhsal durumunu bozan ve kanını odun parçalama makinesinden geçmişe benzeten şey ne? | Open Subtitles | مليء بالكريات الحمر المشوّهة إذاً ما الذي يعبث برئتيها، وحالتها العقليّة |
| Kontrol sistemini bozan bu bence. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما يعبث بأجهزة التحكم |
| Sırayı bozan adam inzibatı öldürdü... ve beyaz çocuklar herkese ateş etmeye başladı. | Open Subtitles | الرجل الذي خالف الطابور هو من قتل ... فرد الشرطة العسكرية والفتيان البيض بدأوا في إطلاق النار على الجميع |
| Anlaşmamızı bozan sen olmana rağmen sana bu güzel spor temalı buketi getirdim. | Open Subtitles | و... وبالرغم من أنكي أنتي من خالف أتفاقنا أحضرت لكي هذه الباقة الرياضية الجميلة |
| Bütün planlarımı bozan Müfettiş Wong'un ajanıydı. | Open Subtitles | إنه جاسوس إس بي ونج الذي حذّرني |
| Merak etme. Buralarda bir yerde altın bozan başka bir yer vardır. Evet. | Open Subtitles | لا تقلق، هناك متجر آخر للمال نظير الذهب هنا |
| Evet, senin, bir çeşit düğün bozan olduğunu düşünüyor bu yüzden de, hafta sonunu mahvedeceğinden endişe ediyor. Ne? | Open Subtitles | نعم، تعتقد أنّكِ ناحسة الزفاف، لذا فهي قلقة أنّكِ ستُفسدين عطلة الاسبوع. |
| Kontrol sistemini bozan bu bence. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما يعبث بأجهزة التحكم |
| Kişiliğini bozan bir şeyler var. | Open Subtitles | شئ ما كان يعبث بشخصيته |
| Planı bozan sensin. | Open Subtitles | أنت من خالف الخطة |
| Bütün planlarımı bozan Müfettiş Wong'un ajanıydı. | Open Subtitles | إنه جاسوس إس بي ونج الذي حذّرني |
| Bizim tek yaptığımız altın bozan yerlerden gelen altınları eritmek. Öyle mi? | Open Subtitles | كل ما نفعله هو صهر المعادن التى نتلقاها من متاجر المال نظير الذهب |
| - Evet. Artık düğün bozan olmamanı kutluyorum. | Open Subtitles | حسناً، تهانيّ على عدم كونكِ ناحسة الزفاف بعد الآن. |