| Yediklerimden tut, soluma şeklime, ayın evrelerine... annenin her söylediğim ve yaptığım şeyi... yorumlamasının ne kadar sinir bozucu olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أخبركِ كم هو مزعج بأن أمكِ تفسر كل شيء أقوله وأفعله إلى ما آكله وكيف أتنفس ومراحل القمر |
| Ama E Grubu onun için sinir bozucu bir yerdi. | Open Subtitles | احيانا كنا نشعر ان وجوده في الكتيبه امر مزعج له |
| Ona bundan bahsetmek bile istemiyorum. Çok sinir bozucu ve haksızlık. | Open Subtitles | لا أريد حتى التحدث معه بالأمر هذا محبط وغير عادل تماماً |
| Elde taşınabilir frekans bozucu internetten 100 kağıda alınır. | Open Subtitles | بإمكانك شراء جهاز تشويش من على شبكة الأنترنت مقابل 100 دولار ؟ |
| İyi niyetimin bir göstergesi olarak, size ışınlama bozucu kodlarımızı yolluyorum. | Open Subtitles | وللدلالة على حسن نيّتنا سأرسل لكم رموز التشويش |
| Ama senin için sinir bozucu olmasını istemiyorum, biliyor musun? | Open Subtitles | ولكن لا أريد أن أكون مزعجاً بالنسبة لك، هل تعلم؟ |
| Hey, dünyanın en sinir bozucu sesini duymak ister misin? | Open Subtitles | هاي,هل تريد سماع أكثر صوت مزعج في العالم ؟ ؟ |
| Anlayabilmen için bu kadar ileri gitmeliydim. Ne sinir bozucu, cidden! | Open Subtitles | أكان عليّ فعل شيء كهذا حتى تستمعي لي، شيء مزعج فعلاً |
| Sinir bozucu ve garipsin ve sana içimi dökmeyeceğim, tamam mı? | Open Subtitles | أنت مزعج, وأنت غريب, وأنا لا ستعمل فقط تفتح لك, حسنا؟ |
| İnanılmaz derecede sinir bozucu biriyle eş olmanın nasıl olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديكي أي فكرة عن كونك مقترنة بشخص مزعج بشكل لا يصدق؟ |
| Şu öksürüğün için gidip birşeyler alabilirsin. Çok sinir bozucu. | Open Subtitles | يجب أن تأخذ شيء ما لهذا السعال لأنها مزعج فعلاً |
| Ben sadece insanların yalan söylediklerini bilmesi sinir bozucu olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا محبط للناس, أن يعرفوا أن تم الكذب عليهم, |
| Ortağının her şeyi kendine mal ettiği zaman oldukça sinir bozucu olabiliyorlar. | Open Subtitles | يمكن أن يكون محبط عندما ينال زميلك كل الثناء عن كل شئ |
| Konser salonu, gösteri esnasında cep telefonları çalmasın diye sinyal bozucu kullanıyor. | Open Subtitles | القاعة في المدرسة لديها جهاز تشويش لوقف الهواتف المحمولة من الرنين أثناء الأداء |
| bozucu kodlarını etkisiz kıldım, ama fark etmeleri sadece zaman meselesi. | Open Subtitles | لقد أبطلت كود التشويش أنها مسألة وقت قبل أن يعيدوه |
| Biraz sinir bozucu değil misin? Hepsi prosedürün bir parçası. | Open Subtitles | , ألا تبدو مزعجاً قليلاً إنه جزء من الإجراء |
| - Biliyorum, moral bozucu. - Becerdim sanmıştım. | Open Subtitles | أنا أعلم، هذا مخيب للآمال ظننت أنني امتعتك |
| Çok sinir bozucu olduğumu, benimle iki gün çalışmaya dayanamayacağını söylüyorsun. | Open Subtitles | فهمت أني مزعجة جداً، لا تحتمل أن تعمل معي حتى ليومين |
| Ayrıca bu çok sinir bozucu, çünkü benim de öğrenme şansım yok. | Open Subtitles | وهذا ماهو مُحبط جداً، لأنني لا أملك أي طريقة لإكتشاف الأمر، أيضاً |
| Fark ettin mi bimiyorumama benim sinir bozucu küçük bir hastalığım var. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما إذا قد لاحظتي ولكن لدي هذا المرض المزعج |
| Hiç bu kadar mutlu olmamıştım ve bunu paylaşamamak sinir bozucu. | Open Subtitles | كل مافي الأمر هو أنه لم يسبق لي أن شعرت بهذه السعادة ومن المحبط بالنسبة إلي ألا أتمكن من إطلاع أحد على ذلك |
| Atla oğullarınla olduğundan daha rahat konuşman biraz sinir bozucu. | Open Subtitles | إنه أمرٌ مقلق أن نراك تألف الحديث مع حصانك أكثر من أبناءك |
| Ama aynı zamanda, giderek sinir bozucu oluyor, çünkü yalnızca kendi verdiğimiz zararların ölçümünü yapmaya başladık. | TED | ولكن في نفس الوقت، كان ذلك محبطا على نحو متزايد لأننا قمنا بقياس الضرر الذي تسببنا به. |
| Alfa bozucu ölümcül bir plazma akımı yaratarak aynı anda birkaç hedefi vurmanı sağlar. | Open Subtitles | معرقل ألفا'' يطلق حزمة قاتلة من البلازما التي'' تسمح لك إصابة أهداف متعددة في وقت واحد |
| Ama bu çok sinir bozucu. Hiçbir mahremiyetimiz yok burada. | Open Subtitles | ولكنه أمر مثبط للعزيمة بصورة مروعة نحن لا نملك أية خصوصية هنا |