| Birleşik Devletler ile ilişkilerimizin bozulması. | Open Subtitles | تدهور العلاقة بين الولايات المتحدة والاتحاد السوفيتى |
| Yüzükte mikroskobik asit bozulması var. | Open Subtitles | يظهر الحاتم آثار مجهرية عن تدهور بفعل الأحماض. |
| Amfibilerde retina bozulması körlüğün baş nedenidir. | Open Subtitles | تدهور الشبكية هو العامل رقم واحد في الإصابة بالعمى عند البرمائيات. |
| Büyük bir bilim adamı, hızlı doku bozulması yüzünden ölüyor. | Open Subtitles | عالم كبير يحتضر بسبب تحلل الانسجة السريع |
| Cesedin bozulması işe yarar DNA örneği almanın imkânsız olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | حالة تحلل الجثة تعني أنّه مِن المُستحيل الحصول على أيّ حمض نووي مُفيد. |
| Yıldız geçidinin arıza yapması ya da bozulması ve sonucunda benim Dünyamın farklı, hapı yutmuş bir versiyonuna gelmem mümkün mü? | Open Subtitles | هل ممكن أن تتعطل الستارغيت وانا جئت الى نسخة أخرى من الأرض مختلفة وفاشلة تماما |
| Çünkü bir görev sırasında bozulması istediğim son şey olur. | Open Subtitles | لأن آخر ما أبتغية أن تتعطل بي أثناء مهمة |
| Genellikle yeraltı katmanlarının bozulması yüzünden olur. | Open Subtitles | غالباً فإنّ الإنهيار الأرضي يعود إلى تدهور الطّبقات الجوفيّة |
| Ve buna göre derin uykunun bozulması yaşlanmada bilişsel körelme ve hafıza körelmesinde henüz tanınmayan bir etken, en son olarak ortaya çıkardığımız şey, Alzheimer hastalığında da öyle. | TED | ويقترح هذا الدّليل أنّ غياب النّوم العميق هو عامل لا يُؤبه له يسهم في التّراجع المعرفي أو تدهور الذّاكرة، وفي الشيخوخة، ومؤخّرًا في مرض ألزهايمر أيضًا. |
| Dedim ki, "Görsel halüsinasyonun özel bir çeşidi vardır görüntülerin bozulması veya körlükle beraber seyreder." | TED | قلت "هناك نوع خاص من الهلاوس البصرية " "التي قد تصاحب تدهور الرؤية أو العمى" |
| The Big Bang Theory, 8. Sezon, 21. Bölüm "İletişim bozulması" | Open Subtitles | â™نظرية الإنفجار العظيم مـ8 حـ21 ھ â™ھ تدهور الإتصال تاريخ العرض الأصلي 16 أبريل/نيسان 2015 |
| Kalp kaslarının kademeli olarak bozulması. | Open Subtitles | إنه تدهور تدريجي في عضلات القلب. |
| Sebep DNA'larının bozulması değil. | TED | إنه ليس بسبب تدهور الحمض النووي (DNA) لديهم |
| Gözlerimin bozulması, illüzyonu parçaladı. | TED | تدهور عيناي بدد الوهم. |
| Yarası olanın hatırı sayılır derecede kas bozulması var. | Open Subtitles | ذلك المصاب لديه تحلل عضلي كبير |
| Başka bir deyişle, üretilen malın hasar görmesi bozulması ve kullanım ömrünün bitmesi kritik değere sahiptir. | Open Subtitles | بهدفإستمراردورةالإستهلاك." بعبارة اخرى ، المنتجات يجب ان تتعطل ، |
| - Arabanın bozulması suç değil. | Open Subtitles | لا جريمة في أن تتعطل سيارتك. |