| Tüm bu insanlar ve hiçbirisi Ashley Braden'ın kaybolduğunu ihbar etmemiş. | Open Subtitles | جميع هؤلاء الناس، ويست واحدة منها ذكرت اشلي برادين في عداد المفقودين. |
| Ashley Braden başkan vekilinin grup toplantısına davetliymiş. | Open Subtitles | لذا كان اشلي برادين أحد النزلاء على موقع نائب الرئيس من مجموعة التتويج. |
| Hâlâ santralde Ashley Braden'in telefonundan sinyal almak için bekliyor. | Open Subtitles | لا تزال تنتظر على برج الخلية لالتقاط إشارة من هاتفك اشلي برادين و. |
| Çok rahatladım. Braden'ın durumu iyiye gittiği için çok heyecanlılar. | Open Subtitles | تخيلي مدى راحتي. إنهما سعيدان، لأن (برادون) يبلي حسنا. |
| Braden Morris'in tahlil sonuçlarını kontrol eder misin? | Open Subtitles | تستطيعين الذهاب لتفقد نتائج (برادون موريس)؟ |
| Leah çok sinirlenmişti, Braden'i de alıp evi terk etmekle tehdit etti. | Open Subtitles | كانت (ليا) غاضبةً جداً، وقدد . هددتني أنّها ستهجرني وتأخذ (برايدن) معها |
| Ben USS Clayton'dan Kaptan Braden. | Open Subtitles | هنا الكابتن برادن للسفينة كلايتون |
| - Maddy, Braden'den çok hoşlanıyordu. | Open Subtitles | . تحدي - . كانت (مايدي) معجبةٍ بِـ(برايدون) جداً - |
| Braden'ın seninle en az bir yaz geçirmesi şart böylece bir babası olduğunu söyleyebilir, uyuz, Higgins! | Open Subtitles | يجب أن يقضي "برادين" صيف واحد ع الأقل معك ليستطيع بعد ذلك أن يقول ان لديه أب فاشل |
| Braden Higgins. Hey, şurada boş yer var. Çöksene. | Open Subtitles | "برادين هيجانز" لحسن الحظ هناك مكان شاغر بالمسرحية سوف تقوم بدور سارق السائل المنوي |
| Braden Acklin'e de yakın zamanda.. | Open Subtitles | و برادين أكلين تم تشخيصه مؤخرا |
| Sence Braden'nın hasta olduğunu biliyor mudur? | Open Subtitles | هل تظنين انه يعرف أن برادين مريض؟ |
| Burda kapana kısıldık ve Braden piskopatın birinin elinde! | Open Subtitles | نحنن محتجزون هنا و برادين مع مختل ما |
| Braden'a ne yaptığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا نعرف ما الذي فعله بـ برادين |
| Lütfen benim küçük Braden'ımı öldürme. Lütfen. | Open Subtitles | رجاء لا تقتل ابني الصغير برادين |
| Ashley Braden'in öldüğünü bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعلم وكان اشلي برادين ميت. |
| Dr. Bailey, Braden'ın son tahlil sonuçlarını aldım. | Open Subtitles | د(بيلي)، معي آخر نتائج لفحوصات (برادون). |
| Dr. Shepherd? Braden'in kemik iliği nakli başarılı oldu. | Open Subtitles | د(شيبرد)؟ خزعة نقي العظم من (برادون) سارت على خير مايرام، |
| Braden'da A.D.A. enzimi eksikliği var. | Open Subtitles | تعلمون، (برادون) لديه عوز في أنزيم "أي.دي. أي". |
| Braden'e sırf bizi ayırmak için söylediğin bu iğrenç şeylerin hepsini anlatacağım. | Open Subtitles | سأخبر (برايدن) بالشيء المقزز . الّذي قلتِه لي كي تبعدينا عن بعضنا |
| Leah çok sinirlenmişti, Braden'i de alıp evi terk etmekle tehdit etti. | Open Subtitles | كانت (ليا) غاضبةً جداً، وقدد . هددتني أنّها ستهجرني وتأخذ (برايدن) معها |
| Braden'e sırf bizi ayırmak için söylediğin bu iğrenç şeylerin hepsini anlatacağım. | Open Subtitles | سأخبر (برايدن) بالشيء المقزز . الّذي قلتِه لي كي تبعدينا عن بعضنا |
| Bakın. Bayan Braden haber gönderdi. | Open Subtitles | إنظر لقد حصل على رسالة من الآنسة (برادن) و هي تقول أنها تضع اللمسات الأخيرة |
| İnanamamıştık. Braden'in Patti gibi bir kızla böyle bir şey yapacağı aklımızın ucundan bile geçmemişti. | Open Subtitles | لم نستطع تصديق الأمر، لم يكن لدينا . (أدنى فكرة أنّ (برايدون) سينجذبُ إلى فتاةٍ مثل (باتي |