"brooke'la" - Translation from Turkish to Arabic

    • مع بروك
        
    Onunla senin Brooke'la geçirdiğinden fazla zaman geçirmedim ki hiç. Open Subtitles أنا لا أقضي معه وقتاً طويلاً بقدر ما كنت تقضيه مع بروك.
    - Brooke. - Brooke'la aynı fikirdeyim. Open Subtitles في الحقيقة ، أنا أتفق مع بروك اللحم الكندي
    Brooke'la Jamie'nin yetenek gösterisine gitmeliydim. Open Subtitles ألم يكن علينا الذهاب الى حفل مواهب جيمى مع بروك
    Hey, bekle biraz. Henüz Brooke'la konuşmadım. Open Subtitles هيي، إنتظري دقيقة أنا لم اتحدث مع " بروك " بعد
    Ama hala bu kocaman evde tek başına oturuyorsun ve ben de Brooke'la aynı yatak odasına tıkışmış durumdayım. Open Subtitles و لكنك مازلت تعيش بمفردك فى هذا المنزل الكبير (و أنا مازلت محشورة فى غرفة نوم واحدة مع (بروك
    "Brooke'la bir kez daha deneyeceğim, Brooke Davis." Araya karışmış. Open Subtitles "سأحاول مرة أخرى مع بروك" -- بروك ايفس ,حسناً--
    Dur biraz. Söylesene, Brooke'la olayınız nedir sizin? Open Subtitles حسناً ، ما خطبك مع (بروك) ، على أى حال ؟
    Lucas'a geceyi Brooke'la geçirmesini mi söyledin? Open Subtitles أأخبرت (لوكاس) أن يقضى الليلة مع (بروك) ؟
    Daha önce kendime. Bugün Brooke'la konuştum. Open Subtitles فى الغالب بسببى أنا ، لقد تحدثت مع (بروك) اليوم
    Brooke'la görüşmen nasıl gitti? Open Subtitles كيف سارت الامور مع بروك
    Dinle, şu anda Brooke'la birlikteyim. Open Subtitles انا مع بروك الأن
    Brooke'la olanlar... Open Subtitles ومشاكلى مع بروك
    Bu akşam, Atlanta'da. Ama bugün Brooke'la, Los Angeles'a gitmem gerekiyor. Open Subtitles لكن علي الذهاب الى (لوس أنجلس) غذا مع (بروك).
    Hayatımın geri kalanını Brooke'la geçireceğimi hayal edebiliyorum, ama onun çocuk istediğini de biliyorum. Open Subtitles بوسعي رؤية نفسي أقضي بقية ،(حياتي مع (بروك لكن أعلم أنها تريد الإنجاب
    - Henüz bilmiyorum. - Şimdi Brooke'la alışverişe gideceğim. Open Subtitles أنا لا أعلم بعد سأذهب للتسوق مع (بروك) الآن
    Hayır, Brooke'la. Birkaç iş hallediyorlar. Open Subtitles كلّا , إنهُ مع (بروك)يتكفلون ببعض الشغلات.
    Zelda'yla tanışmadan Brooke'la plan yapmıştım. Open Subtitles عَمَلتُ خططاً مع (بروك) قبل أن ألتقي (زيلدا).
    Brooke'la olduğumu biliyordu. Bizi oraya çekmek için Branson gibi davrandı. Open Subtitles لقد عرفَ أنني مع (بروك)، يمكن أن يكون ادّعى أنه (برانسون)، لنصب فخ لنا لنذهب هناك.
    Brooke'la beraber geldiğimiz zaman gördüğüm şey de tam olarak buydu. Open Subtitles هذا يماثل ما رأيته عندما جئت هنا مع (بروك) في المرّة الأولى.
    Brooke'la kostümüm hakkında konuşabildin mi? Open Subtitles هل تحدثتى مع (بروك) عن ما سأرتديه بعد ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more