| Bu çocukta, görebilirsiniz, iyi göz teması kuramıyor. | TED | في حالة هذا الطفل بالذات، بإمكانكم أن تروا، لا يقوم الطفل بتواصل بصري جيد. |
| Bu çocukta kırklık bir adamın dişleri var. | Open Subtitles | إن هذا الطفل يبدو في الأربعين بسن الأربعين |
| Starbuck, Bu çocukta çıkartmamız gereken bir kurşun var ama bizden beklememizi istiyor. | Open Subtitles | فاتنة الفضاء , هذا الفتى لديه رصاصة بحاجة لإستخراجها ويطلب منا التمهٌل |
| Bu çocukta sende olmayan doğal bir yetenek var. | Open Subtitles | هذا الفتى فقط لديه موهبة طبيعية أنت لا تملكها. |
| Bu çocukta yanlış olan hiçbir şey yok bizim neden olduğumuz acı ve rahatsızlık dışında. | Open Subtitles | لا يوجد اي علة في هذا الصبي فقط المرض والالم الذي نحن سببه |
| Bu çocukta kendimden çok şey buluyorum . | Open Subtitles | إني أرى الكثير مني في هذا الغلام |
| Bakın, Bu çocukta güç var! | Open Subtitles | انظروا، هذا الطفل يتمتع بالقوة |
| - Bu çocukta hiç iş yok! Babaannen seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | يا إلهي إن هذا الطفل مثير للشفقة |
| Bu çocukta 'Şeytan boynuzu' var bu gerçekten olağanüstü. | Open Subtitles | هذا الطفل مع الشيطان له ... القرن هو ... |
| Bu çocukta ölecek mi? | Open Subtitles | هل سيموت هذا الطفل أيضاً؟ |
| Bu çocukta ben değilim. | Open Subtitles | حتى هذا الطفل ليس انا |
| Bu çocukta bir anormallik var. | Open Subtitles | هذا الطفل ليس طبيعياً |
| Rock, Bu çocukta özel bir şeyler olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | روك كنت أعرف , كنت أعرف أنه يوجد شيء ما بخصوص هذا الفتى |
| (Kahkahalar) Yıllar önce 14 yaşında bir erkek çocuk -- Bu çocukta vitiligo vardı -- yüzümü TV'de göstermemi istedi. | TED | (ضحك) منذ عدة أعوام فتى عمره 14 عامًا - هذا الفتى مصاب بالبهاق - طلب مني إظهار وجهي على التلفاز. |
| Ben ve Barren gibi profesyoneller,Bu çocukta ne olduğunu görmek için heyecanlanıyoruz. | Open Subtitles | الأشخاص المحترفين مثلي ... ومثل بارن ديفيس متحمسون لرؤية ... آداء هذا الفتى وحقاً .. |
| Bu çocukta, PET pekçok sıcak nokta ortaya çıkardı, ama hiçbiri belirgin değil. | Open Subtitles | بينما هذا الفتى أظهرت الأشعة المقطعية مناطق إصابة -لكنها غير محددة |
| Yemin ederim eğer Bu çocukta beyin olsa, gereksiz diye akşam yemeğinde yerdi. | Open Subtitles | لكان اكل هذا الفتى عقله على العشاء |
| Ve Bu çocukta bir şeyler var. | Open Subtitles | و... هناك شيء ما بشأن هذا الصبي. |
| - Bu çocukta yazma becerisi var. | Open Subtitles | هذا الصبي لديه موهبة كتابة. |
| Bu çocukta kendimden çok şey buluyorum . | Open Subtitles | إني أرى الكثير مني في هذا الغلام |
| Lanet olsun, cevap Bu çocukta olabilir. | Open Subtitles | اللعنة، هذا الطفلِ ربمَا يحمل الجواب فيه. |
| Bu çocukta gerçekten tuhaf birşeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء غريب جداً حول ذلك الولدِ. |