| Bu ülke için beslediğin kin yüzünden bunu tam olarak anlayamazsın. | Open Subtitles | ,مع كل الكراهية التي تملكها لهذا البلد فأنت لا تفهمه جيداً |
| Aynı zamanda, Bu ülke için büyük bir sevgi beslediğimizi ve aktif politika yapma konusunda sorumluluk hissettiğimizi gördük. | TED | اكتشفنا أيضا أننا نتشارك في حبنا العميق لهذا البلد ونشعر بالمسؤولية بأن نكون ناشطتين سياسيّا. |
| Bir sel onları yeryüzünden silip götürse Bu ülke için bir lütuf olurdu. | Open Subtitles | هو سيكون بركة لهذه البلاد إذا الفيضان يمسحهم من على وجه الأرض |
| Bunu gizlemenin Bu ülke için en iyisi olduğunu söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا تستطيعى ان تقولى لي ان اخفى هذا الامر فى سبيل الافضل لهذه البلاد |
| Bay Marshall'ın Bu ülke için yaptıklarını unutamayız ve bizim için. | Open Subtitles | لا يمكن أنت ننسى ما فعله السيد مارشال من أجل هذا البلد ومن أجلنا |
| Bilmeni istiyorum ki yaptığım şey Bu ülke için muazzam derecede önemli. | Open Subtitles | عليك أن تعرف أن ما أفعله مهم للغاية لهذه الدولة |
| Çürümeye yüz tutmuş Bu ülke için birşeyler yapmak istiyordum. | Open Subtitles | أود أن أفعل شيئاً لهذا البلد والذيتعفنتماماً. |
| Kimse o geceyi ve Bu ülke için ne anlam ifade ettiğini unutmayacak. | Open Subtitles | لن ينسى أحد أبداً تلك الليلة و ما عنته لهذا البلد |
| Burada Kampala'da, Bu ülke için yeni bir sağlık sistemi yaratmamıza yardımcı olacaksın, milyonlarca insana yardımcı olacaksın. | Open Subtitles | خريطة صحية جديدة لهذا البلد شئ سيساعد الملايين |
| Bu ülke için hiçbir şey yapmadın. | Open Subtitles | لمْ تفعل أيّ شيء على الإطلاق لهذا البلد. |
| Bu ülke için ne planladıysam hep onu istedim. | Open Subtitles | لقد كنت دائما طلب ما هو خطتي لهذا البلد. |
| Ama en önemlisi oğlum Bu ülke için en hayırlısını istiyor. | Open Subtitles | لكن الأمر المهم هو أنني أعتقد أنه يريد ما هو الأفضل لهذا البلد, |
| O, Bu ülke için hayatını tehlikeye attı ve bu saygıyı hak ediyor. | Open Subtitles | جازف ويتني بحياته لهذه البلاد ويستحق الترحيب به كبطل |
| Bu ülke için doğru olan şeyleri yapmaya çalıştığımı anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أن أفعل الصواب لهذه البلاد وأنا كذلك يا سيدى |
| O, Bu ülke için hayatını verirdi... ve ben gözlerinden bakmaya hiç kıyamam. | Open Subtitles | كانت ستعطى حياتها لهذه البلاد لقد تأسست أميركا على الحريه و الخير |
| Evet, kanuna karşı geldiler ve bunun için ceza ödemeliler, ama ayrıca Bu ülke için her şeylerini verdiler, onlardan önceki pek çok göçmen gibi. | TED | نعم ، لقد خرقوا القانون ويجب أن ينولوا جزاؤهم على ذلك لكنهم أيضاً أعطوا كل شيء لهذه البلاد كما فعل الكثير من المهاجرين قبلهم |
| Kişisel intikamı yüzünden Bu ülke için faydalı olan yasanın bir kısmını ihlal etmek istiyor. | Open Subtitles | من أجل إنتقام شخصى, ينوى قتل تشريع... جيد لهذه البلاد |
| Ben Bu ülke için savaştım ve vatandaş olduğumda ailemi buraya getirebileceğim söylendi. | Open Subtitles | لقد حاربت من أجل هذا البلد وقالوا لي أنه عندما أصبح مواطنا يمكنني أن أحضر أسرتي لهنا أنا مواطن أمريكي |
| Bu ülke için olan hedeflerimizi çocuğumuzun iyiliğinin önüne koyduk. | Open Subtitles | ووضعنا طموحاتنا لهذه الدولة أمام سلامة ابننا |
| Benim için en iyisini ister diyorum... Bu ülke için en iyisini ister diyorum. | Open Subtitles | و اعرف أنها تريد ما هو افضل لي و ما هو أفضل لهذه البلد |
| Onlar, Bu ülke için kendilerini feda eden iyi erkekler ve kadınlardı. | Open Subtitles | هؤلاء كانوا رجال ونساء طيبون وهم ضحوا بحياتهم من أجل هذه الدولة |
| Ve Bu ülke için çok şey yaptın. -Ama? | Open Subtitles | وقد فعلت الكثير من أجل هذه البلاد |