| Bu filmi yapmak zor ve meşakkatli bir deneyim oldu. | Open Subtitles | إخراج هذا الفلم كان متعب جداً وكان إختبار حقيقي لخبراتنا |
| Bu filmi yapana kadar bir bilgisayar görmemişti Photoshop kullanmasını öğrettik. evet, onu oynatabiliriz. | TED | ولم يكن قد رأى جهاز كمبيوتر من قبل حيث علمناه كيفية استخدام الفوتوشوب وصنعنا هذا الفلم نعم .. يمكننا عرضه |
| Bu taslağın içinde bir şeyler olmalı, onların Bu filmi yapmalarını istemelerini sağlayacak, küçük bir ölçü olsa bile. | Open Subtitles | في هذا المشروع , لابد أن يكون هناك شيء سيجعلهم يريدون القيام بهذا الفيلم حتى لو كان في جدول |
| Şey ben, hakkındakileri okudum ve uzun zamandır Bu filmi yapmak istiyordum. | Open Subtitles | لقد قرأت عنه، لقد أردت أن أقوم بهذا الفيلم منذ وقت طويل |
| Bu filmi yapıcaz. | Open Subtitles | لدينا إتفاق معك. سوف نعمل ذلك الفيلم. بالفعل سنفعل ذلك. |
| Çünkü hepsi boka dönerse Bu filmi yapamazlar değil mi? | Open Subtitles | لانهم اذا تاذوا لن يستطيعوا صنع هذا الفيلم صحيح ؟ |
| 20 papel iddiasına girerim Bu filmi kiralayamayacaksın. | Open Subtitles | ساعطيك 20 دولار اذا احصلتي على ذلك الفلم |
| Böylece bu hikayeyi teklif ettiğimde, Bu filmi yapmak için gerekli tüm desteği aldım. | TED | لذا حالما إقترحت القصة, حصلت فعلا على كل الدعم لصناعة هذا الفلم. |
| Charles Bu filmi çekerken aynı zamanda o sandalyeyle uğraşıyordu. | TED | في نفس الوقت الذي كان تشارلز يصنع ذاك الكرسي كان يصنع هذا الفلم |
| (HERBIE) Bu filmi hayatımda bir daha asla görmeyeceğimi biliyorum. | Open Subtitles | هاربي : " أعلم أنني لن أرى هذا الفلم أبدافيحياتي" |
| Val, ya Bu filmi yönetip bir hit yaparsın veya evsiz bir adam olursun. | Open Subtitles | فال عليك أن تقود هذا الفلم الى النجاج و ألا سأتركك مع كلمتين رجلا مشرد لا أستطيع ألاخراج. |
| Bu filmi izlediğimde neler hissedeceğimi tanrı bilir. | Open Subtitles | اللع يعرف فقط كيف سأشعر عندما أرى هذا الفلم. |
| Baba, ben Bu filmi daha önce gördüm, ikimiz devam filmi olmayalım lütfen. | Open Subtitles | أبي ، رأيت هذا الفلم قبل ذلك أنت وأنا لم نكمله |
| Bak, önemli olan, bu kitaba inanıyorum, ...ve Bu filmi yapmak istiyorum. | Open Subtitles | الهدف هو اننى اؤمن بالكتاب واريد ان اقوم بهذا الفيلم |
| Bu filmi izlemek istediğini bilmezdim. | Open Subtitles | لم اعلم انكما تريدان مشاهدة هذا الفيلم لقد كنت مهتما بهذا الفيلم من اسابيع مضت |
| 15 senedir Bu filmi yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أسعى للقيام بهذا الفيلم منذ 15 سنة |
| Bu filmi yapıcaz. | Open Subtitles | لدينا إتفاق معك. سوف نعمل ذلك الفيلم. بالفعل سنفعل ذلك. |
| Peki git ve Bu filmi izle verdiği mesajı al ve söylemeye çalıştığımı şeyin özünü anlayacaksın. | Open Subtitles | حسناً .. اذهبِ لـ رؤية ذلك الفيلم و استوعبي رسالته وسوف تجدين جوهر ما أتحدث عنه |
| Sen oturup bu tip konuşan adamlar olan Bu filmi izleyeceksin herhalde. | Open Subtitles | ..هل ستظلين هنا ، وتشاهدين هذا الفيلم مع هؤلاء الذين يتكلمون هكذا؟ |
| Yani, Bu filmi izleyen tüm Siyah Amerikalılar sinema salonlarını terk edecek. | Open Subtitles | هذا يعني أن كل أمريكي أفريقي يشاهد هذا الفيلم حالياً سيغادر المسرح |
| Bir arkadaş olarak eğer Bu filmi seninle tam 11 kez izlediğimizi hatırlasaydın... o zaman böyle bir şeyi asla yapmazdın. | Open Subtitles | إذا تتذكر اننا كنا أصدقاء بمجرد ذلك الفلم ..لقد كانت أحد عشر مرات سوية إذا شيء مثل هذا ..كان يجب أن لا يحدث ابداً |
| - Bu senin yemin olacak. - Robin Bu filmi seviyor. | Open Subtitles | ذلك طُعمُكَ روبن يَحبُّ ذلك الفلمِ |
| Hala bir takım borçlar olsa da Chris bir takım fedakarlıklar da yaparak Bu filmi yapmayı başardı. | TED | مازال كريس يدين بتكلفة الفيلم، لكنه إستطاع عن طريق تضحيته الشخصية، أن ينشر بالفيلم. |
| - "Sleepless in Seattle" var. - Bu filmi severim. | Open Subtitles | عدم النوم في سياتل " على التلفزيونِ" أحبّ هذا الفلمِ |
| Dinleyin. İnsanlar Bu filmi izlemek için para verdi. | Open Subtitles | إسمعوا، لقد دفع الناس النقود لمشاهدة هذا الفيلم |
| Ama Bu filmi yapmak zorundasınız. Bu film yapılmalı! | Open Subtitles | لكن عيلك أن تعمل هذا الفيلم هذا الفيلم يجب أن يعمل |