| - Bu insanlara güven, bana güvendiğin gibi. | Open Subtitles | لا أستطيع ذلك , ثق بهؤلاء الناس مثلما تثق بى .. |
| Doğrusu, Bu insanlara senden daha iyiymiş gibi davranıyorsun, ama değiller. | Open Subtitles | بصراحة، أنت تتعامل وكأن هؤلاء الأشخاص أفضل منك، وهم ليسوا كذلك. |
| Lütfen Bu insanlara Afsunlu Mağara'da bir masa verelim. | Open Subtitles | رجاءً أجلسْ هؤلاء الناسِ في الكهفِ المَسْحُورِ. |
| Bu insanlara gurur veren sensin. | Open Subtitles | بل انت الذي اعطيت الكبرياء الي هؤلاء القوم |
| Bu insanlara şunu söyleyebilirim: Bunlar öğrencilerimin bana söylediği ya da dikkatimi çeken bazı örnekler. | TED | ويمكنني أن أقول لهؤلاء الأشخاص: هذه هي بعض الأمثلة على الأمور التي قيلت لي على لسان الطلاب ولفتت انتباهي. |
| Kredilerini ödemeleri için Bu insanlara baskı uyguladın mı? | Open Subtitles | هل مارست أي ضغوطات على أولئك الناس لكي يدفعوا الرهونات؟ |
| Bu insanlara yardım etmemiz gerektiği bal gibi ortada. | Open Subtitles | من الجّلي أنّ المُفترض بنا مُساعدة هؤلاء النّاس. |
| Bu insanlara destek olmalısın. | Open Subtitles | تكون غير موجود, من المفترض أنك تدرب هؤلاء الاشخاص |
| Hem tembel hem dikkatsiz, ya da Bu insanlara karışmış. | Open Subtitles | هو أمّا كسلان وغافل أو هو مشترك مع هؤلاء الناس |
| Bu insanlara o kadar değer veriyorsan yemek paranı da vermeni öneririm ama benimkini isteme. | Open Subtitles | أنت مهتم للغاية بهؤلاء الناس الحقيقيون أقترح عليك أن تعطيهم مال غدائك لكن لا تطلب مال غدائي. |
| Eğer fırsatın olsa Bu insanlara neler yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | انا اعرف تماما ما ستفعله بهؤلاء الناس لو سنحت لك الفرصه |
| Yani, şirketlerin bütün olayı doğru insanları bulmak, Bu insanlara ilham vermek, bilirsin, insanın içindeki en iyi çizmek | TED | أعني بقولي, أن إدارة الشركات ما هي إلا إيجاد الأشخاص المناسبين, و إلهام هؤلاء الأشخاص, كما تعلم, لإخرج أفضل ما لديهم |
| Aslında şunu diyorsun: Haklara ihtiyaç duyacağımı düşünmüyorum ve ben Bu insanlara güveniyorum hakları bir kenara bırakalım, onlar önemli değil istihbaratçılar doğru şeyi yapacaktır. | TED | أنت تخبرهم أنك لست بحاجة إليها. إذن أنا واثق أنه سيتم التخلص منها لأنها غير مهمة هؤلاء الأشخاص سيقومون بالشيء الصحيح |
| Bu insanlara karşı herzaman ayakta durman gerekir. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ تَبْقى على رؤوس هؤلاء الناسِ بشكل ثابت |
| Muhtemelen neden Bu insanlara yardım ediyorum diye merak ediyorsunuzdur. | Open Subtitles | أنت تَتسائلُ من المحتمل الذي أُساعدُ هؤلاء الناسِ. |
| Amacım şu Bu insanlara sempati duymak için gerekçen var. | Open Subtitles | من وجهة نظري هذا ما لديك من أسباب للتعاطف مع هؤلاء القوم |
| Buraya ihtiyacın yok. Bu insanlara. | Open Subtitles | أنت لا تحتاجين إلى هذا المكان ولا لهؤلاء الأشخاص |
| Öne sür. Kredilerini ödemeleri için Bu insanlara baskı uyguladın mı? | Open Subtitles | هل مارست أي ضغوطات على أولئك الناس لكي يدفعوا الرهونات؟ |
| Size diyorum, Bu insanlara yardım etmemiz gerek. | Open Subtitles | أجزم لكم أنّ المفترض منّا أن نُساعد هؤلاء النّاس. |
| Bu insanlara nasıl bağırdığımı duymalıydınız çünkü ben... | Open Subtitles | وكان عليكِ أن تسمعِ صراخي علي هؤلاء الاشخاص , لان |
| Ve bizden çok uzak yaşadığı düşünülen Bu insanlara karşı empatik olmamak kolayımıza geliyor. | TED | من السهل علينا ألا نكون متعاطفين مع هؤلاء الناس الذين يعيشون بعيداً عنا. |
| Bu insanlara ve bu savaşa her şeyimi verdim. | Open Subtitles | لقد ضحيت بكل شيء من اجل هولاء الناس ومن اجل القتال |
| Şimdi evine git. Bu şehri kurtaramazsın! Bu insanlara hiçbir şey borçlu değilsin! | Open Subtitles | لا يجب عليك إنقاذ هذه البلدة إنك لا تدين بأي شيء لهؤلاء الناس |
| Ama kilisenin ikiyüzlülüğünden endişe duymaktansa Bu insanlara önem vermeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | و بدل من هذا نتشتت بسبب رياء الكنيسة لكننا سنتابع العناية بهؤلاء الأشخاص |
| Devlet Bu insanlara alakasız gözüyle bakıyor. | Open Subtitles | الحكومة تعتبر هؤلاء الناس ليسوا ذي صلة. نحن لا نعتبرهم كذلك. |
| Yersiz umutlar ve beklentiler haricinde Bu insanlara hiçbirşey vermiyorsun. | Open Subtitles | انت لا تجئ لهذا الشعب الا بالامل و التوقعات الكاذبة |
| Bu insanlara çok fazla yakınlaştın. | Open Subtitles | لقد سمحت لنفسك بالاقتراب كثيراً لهؤلاء القوم |