| Şimdiye kadar Bu insanlarla ilgili toplanan bilgi akıllara durgunluk verir. | TED | كمية المعلومات التي تم جمعها عن هؤلاء الأشخاص شيء مُذهل تماماً. |
| Bu insanlarla temasa geçip, ülkeden çıkmadan önce sinir gazını geri alacaksın. | Open Subtitles | سوف تتصل بهؤلاء الناس وتستعيد هذا الغاز قبل أن يغادر البلاد |
| Burada Bu insanlarla hayatımın büyük bir kısmını zaten tükettim. | Open Subtitles | لقد اهدرت الكثير من حياتي بالفعل مع هؤلاء الناس هناك. |
| Maria, Bu insanlarla en azından işbirliği yapıyor gibi görünmeli. | Open Subtitles | ماريا، عليه على الأقل أن يتظاهر بالعمل مع هؤلاء القوم. |
| Bu insanlarla empati kurmak senin için korkutucu bir şey olmalı. | Open Subtitles | ..يبدو أنه مخيف بالنسبة لك أن تشعر بالتعاطف مع أولئك الناس |
| Bu insanlarla dikkatli olmanı istiyorum Clark. | Open Subtitles | توخى الحذر فيما ستقوله لهؤلاء الناس ياكلارك |
| Yani, bu akşam, Bu insanlarla olan yemeğimizi bitirsek ve... | Open Subtitles | كما تعلمين، ما إذا انهينا عشائنا مع هؤلاء الأشخاص و |
| İzin ver meslektaşımla iletişime geçeyim. Bu insanlarla daha önce ilişkisi oldu. | Open Subtitles | دعيني أتصل بأحد زملائي . لديه تعامل مع هؤلاء الأشخاص من قبل |
| Eğer Bu insanlarla savaşmayı denersen, sadece bizi riske atarsın. | Open Subtitles | إذا حاولت قتال هؤلاء الأشخاص أنت ستضعنا في خطر فقط |
| Belki Bu insanlarla tanışabilirim. | Open Subtitles | حسناً، ربما يمكننى الالتقاء بهؤلاء الناس |
| Bu insanlarla asla birbirimizle kurduğumuz gibi bir ilişki kuramayacağız. | Open Subtitles | أنتِ وانا لن نرتبط بهؤلاء الناس أبداً بنفس الطريقة التي نرتبط ببعضنا |
| Ancak bu Audrey Higuerre Bu insanlarla hiç bir bağlantısı yok. | Open Subtitles | لكن هذه اودري هيغيرا لا تملك اي صلة بهؤلاء الناس |
| Ben de sandım ki Bu insanlarla çalışıyoruz. Ben de. | Open Subtitles | ـ اعتقدت أننا نعمل مع هؤلاء الناس ـ وكذلك أنا |
| Bak, ben Bu insanlarla büyüdüm. Onları yönetmek için seçildim. | Open Subtitles | اسمعي، لقد ترعرت مع هؤلاء الناس وقد تم اختياري لقيادتهم |
| Mahkemelerden sonra siz Amerika'ya gideceksiniz, ama biz burada Bu insanlarla kalacağız. | Open Subtitles | فبعد المحاكمة ستعود لأميركا، لكننا لا بد أن نبقى ونعيش مع هؤلاء الناس |
| Hayır, Bu insanlarla elverişli koşullarda işbirliği yapmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا، فأنا أريد هؤلاء القوم أن يتعاونوا عن طيب خاطر |
| Bu insanlarla yürüyemem ve konuşamam. | Open Subtitles | لا يمكنني مرافقة و التحدث مع هؤلاء القوم |
| Ve dün Bu insanlarla buluşmak çok ilginç oldu. | TED | ومقابلة أولئك الناس بالأمس كان أمراً جد مهم. |
| Belki de Bu insanlarla hala arkadaş olabilirmişsin gibi davranmaktan hoşlanıyorsun, sanki Vaat Şehri'ndeki zamanın senin için önemliymiş gibi. | Open Subtitles | ربما ترغبين فى التظاهر بأنك مازلت صديقة لهؤلاء الناس |
| Bu insanlarla karşılaştırırsak olabilir. | Open Subtitles | حسنا ، يمكُن أن نكون خصوصا مقارنة بهؤلاء الأشخاص. |
| Başıma gelen şeylerden en etkileyici olanı bütün Bu insanlarla oluşan bağdı. | TED | وكان احد الاشياء المحورية التي حدثت هي التواصل مع كل هؤلاء الاشخاص |
| Bu insanlarla nasıl uğraşıyorsun, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كيف تستطيع التعامل مع مثل هؤلاء البشر |
| Yani, biz Bu insanlarla çalışıyoruz. | Open Subtitles | أَعْني، نحن نَعْملُ مَع هؤلاء الناسِ. البعض مِنْهم |
| Bu insanlarla iş yapmamız gerektiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يتعيّن علينا التورط في العمل مع أولئك القوم. |
| Yansımanız onun gözlerinde olmaz belki ama Bu insanlarla ilgili olağanüstü önemli bir şey var. | TED | قد لا تنعكس صورتكم في عينيه، لكن هناك شيئا مهماً حول هؤلاء الأشخاص. |