| Dar kafalı olmasan, bu kafesten çıkıp onu keşfetmeme izin verirdin. | Open Subtitles | إن لم تكونى محدودة التفكير لكنتى أخرجتينى من هذا القفص لإستكشافها أكثر |
| Yaşananları bizzat gördüm. bu kafesten çıkmam gerek, bayan. | Open Subtitles | وشهدتُ ما حدث، عليّ أن أخرج من هذا القفص يا امرأة |
| Beni bu kafesten çıkardıktan sonra ben de bunu önerecektim. | Open Subtitles | كنت سأقترح فعل هذا مباشرة بعد أن تقوم بإخراجي من هذا القفص |
| bu kafesten çıkabilmek için cevaplara ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا في حاجة إلى إجابات للخروج من هذا القفص هيا |
| Şimdi beni bu kafesten çıkarsan da ikimiz de işlerimizin başına dönebilsek. | Open Subtitles | الان إن أخرجتني من هذا القفص فقط يستطيع كلانا أن يعود الى عمله |
| Şimdi bu kafesten bir çıkış yolu bulmam gerek. | Open Subtitles | أما أنا الآن أرى طريقة للخروج من هذا القفص |
| Bende istediğin bir şey var. Beni bu kafesten çıkarırsan senindir. | Open Subtitles | لديّ شيء تريده، أخرجني من هذا القفص وسأعطيكه. |
| Peki ama yine de seni bu kafesten çıkarmıyoruz. | Open Subtitles | حسناً, لكننا لن نخرجكَ من هذا القفص. |
| Görüyorsunuz ki, eğer ben bu kafesten çıkarsam bu savaş açarak olmayacak. | Open Subtitles | ترى، عندما أكون في النهاية يسمح له بالخروج من هذا القفص... أنها لن تكون على شن الحرب. |
| bu kafesten çıktığımda bana engel olmaya... çalışırsanız bayım... | Open Subtitles | - إذا أعقت تقدمي يا سيدي... وإذا كنت سأحاول مغادرة هذا القفص |
| Gelin, bu kafesten çıkalım. | Open Subtitles | هيا لنخرج من هذا القفص |
| bu kafesten çıkmam gerek. | Open Subtitles | يجب أنْ أخرج من هذا القفص |
| bu kafesten çıkman lazım! | Open Subtitles | -حقًا؟ تحتاجين إلى الخروج من هذا القفص. |
| - Evet. - Beni bu kafesten çıkar. | Open Subtitles | نعم - أخرجيني من هذا القفص - |
| Ben bu kafesten kurtulacağım. | Open Subtitles | سأتحرّر من هذا القفص! |
| Hadi. Beni bu kafesten çıkar, Flores. | Open Subtitles | هيّا لتخرجني من (هذا القفص يا (فلوريس |