| Bu şey bileğimde takılı dururken Bu kamera sayesinde gözüm üzerinizde olacak. | Open Subtitles | هذه الكاميرا تساعدني في مراقبتكم أيها الأغبياء بينما هذا الشيء يعيق كاحلي |
| Bu kamera hareket sensörleriyle donanımlı ve hayvanlar önüne geldiğinde fotoğrafını çekiyor. | TED | هذه الكاميرا مجهزة بحساس حركة وتصور الحيوانات عندما تمشي أمامها. |
| Evet, güya Bu kamera geçirdiği estetik ameliyatı teşhis edebiliyormuş. | Open Subtitles | نعم ، من المفترض أن هذه الكاميرا هي لكشف جراحته البلاستيكية |
| Şimdi, Bu kamera dünyayı çok daha geniş görüyor, doğru mu? | TED | الآن، تلك الكاميرا قادرة على رؤية زاوية أوسع، صحيح؟ |
| Pekala, Maria Bu kamera. Film çekmeye yarar. | Open Subtitles | حسناً، (ماريا)، هذه كاميرا لتصوير الأفلام المنزلية |
| Bu kamera diplerde ne olup bittiğini belirleyebiliyor. | Open Subtitles | كي تعرف هذه الكاميرا ماذا يجري في الأسفل |
| Bu kamera gelecek nesiller için. Hoşçakalın diyecek. | Open Subtitles | هذه الكاميرا للأجيال القادمه، أنني ألقي الوداع |
| Bu kamera gece görüşlü, her şeyi gün gibi görebiliriz. | Open Subtitles | , هذه الكاميرا لديها تصوير ليلي سنراك كما لو أنك بالصبح |
| - Bu kamera doğruca Eyalet Polis Suç laboratuarına gidecek. | Open Subtitles | هذه الكاميرا ستذهب مباشرة إلى المختبر الجنائي لشرطة الولاية |
| Bu kamera cezaevi isyanları ve patlamalara için tasarlandı. | Open Subtitles | تم تصميم هذه الكاميرا لأعمال الشغب في السجون لتكون دليلاً على قرب حدوث الانفجار، |
| Kim bilir Bu kamera nelere şahit olmuştur. | Open Subtitles | يا رجل لا أصدق الأمور التي رأتها هذه الكاميرا |
| Bu kamera aslında bir elektromanyetik ışın yayıcı. | Open Subtitles | هذه الكاميرا في الواقع هي مدفع للنبضات المغناطيسية |
| Yani, Bu kamera hiçbir şey mi? Bu kulaklık hiçbir şey mi? | Open Subtitles | اذا , هذه الكاميرا لا شئ , سماعة الأذن لا شئ |
| Şansla olmaz bu. Bu kamera bir merminin havada dönüşünü bile gösterebilir. | Open Subtitles | هذه الكاميرا بوسعها أن تلتقط الرصاصة تدور في الهواء. |
| - Bu kamera, diğer kameraların göremediği şeyleri görüyor. - Evet. | Open Subtitles | هذه الكاميرا تلتقط الاشياء التي لا شيء لدينا كاميرات أخرى يمكن أن يرى. |
| Bu kamera üç aylık ordu maaşıma mal oldu. | Open Subtitles | جعلتني هذه الكاميرا أخصم ثلاثة أشهر من راتب تقاعد الجيش |
| Bu kamera ile kayıt edilen bir şeye bakmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أريدكما أن تشاهدا شيئا كنت أسجله من تلك الكاميرا |
| Dur, Bu kamera açısını hesaba katmamış. | Open Subtitles | توقفي، لم يعمل حساباً لزاوية تلك الكاميرا. |
| Bu kamera gürültü yapıyor. | Open Subtitles | تلك الكاميرا تصدر صوتاً مزعجاً |
| Bekle, Bu kamera evin içinde mi? | Open Subtitles | -إنتظر هل هذه كاميرا داخل المنزل |
| Bu kamera C. | Open Subtitles | هذه كاميرا سي |
| Bu kamera. | Open Subtitles | {\pos(190,240)} هذه كاميرا |