| Harika. Bu muhteşem. Sana bir şey söyleyeyim mi, hayatım? | Open Subtitles | رائع ، هذا رائع ، دعيني أخبرك بشيئ عزيزتي لقد كنت مصدوما |
| Bu muhteşem. Sen büyük, kötü bir dominantsın. | Open Subtitles | هذا رائع انت تبدين كعاهرة . كبيرة سيئة حقاً |
| Bence Bu muhteşem. Kendi film projelerini yürütebilecek. | Open Subtitles | اعتقد أن هذا رائع إنه يستطيع الأن أن ينجح في أفلامه الخاصه .. |
| Dünyaya gerçekten kim olduğunu göstermek istiyorsun. Bu muhteşem. | Open Subtitles | تتمنين أن ترين العالم من تكونين هذا مذهل |
| Bu muhteşem.Bu çok feci ama muhteşem demek istiyorum. | Open Subtitles | ذلك رائع . أقصد، إنّه فظيع، لكنه رائع |
| Harika Doktor. Tabii eğer Bu muhteşem fırsatı kaçırmak ve meslektaşlarınızın klinik denemeler yaparak zengin olmalarını izlemek istiyorsanız. | Open Subtitles | هذا عظيم يا دكتور إذا أردت أن تفوت فرصة أخرى هنا |
| Bayanlar baylar... Bu muhteşem. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة هذا مدهش |
| Bu muhteşem. Çünkü hep buranın güvenliksiz olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | هذا رائع لأنه طالما شعرت أن نظام الأمن هنا سئ |
| Bu muhteşem 2 model, ve senin gibi çok güzel, ve bunu sana şimdi sormalıyım. | Open Subtitles | هذا رائع لكن انتن عارضات تبدو جميلة جداً وانا اطلب هكذا حقاً ؟ |
| Tamam,Bu muhteşem,açıkçası, ve bir balo elbisesi gibi gerçekten, bilmelisin ki,iyi yoldasın. | Open Subtitles | حسنا, الآن من الواضح أن هذا رائع وفعلا يناسب حفل التخرج تعلم, بطريقة جيدة |
| Tüm Bu muhteşem tesislere rağmen bu bok parçasını yapmışsınız. | Open Subtitles | هذا رائع. كل هذه الإمكانيات وتصنعون خردة مثل هذه. |
| Bu muhteşem bir şey. | Open Subtitles | و هذا رائع هذا .. أنت تعلم إنه أمرٌ عظيم |
| Bu muhteşem. Yalnız kalmak işimize yarayabilir. | Open Subtitles | هذا رائع يمكننا الاستفاده من بعض الخصوصيه |
| - Gerçekten mi? Bu muhteşem. - Fikrinizi değiştirmediyseniz tabii. | Open Subtitles | حقا هذا رائع امل أنكما لم تغيرا رأيكما |
| Dünyaya gerçekten kim olduğunu göstermek istiyorsun. Bu muhteşem. | Open Subtitles | تتمنين أن ترين العالم من تكونين هذا مذهل |
| Bu muhteşem. | Open Subtitles | لا بروك عزيزتي، هذا مذهل |
| Bay Chiang ve Bay Mao oturup, konuşabiliyorsa, Bu muhteşem birşey demektir. | Open Subtitles | سيّد "شيانغ"، سيّد" ماو" أستطيعُ أن أجلسَ وأتكلم. سيكون ذلك رائع |
| Bence Bu muhteşem. | Open Subtitles | أظن أن ذلك رائع |
| Hey oğlum Bu muhteşem. | Open Subtitles | يا بني ، هذا عظيم لقد بعنا كل الـ17 قرص الخاصة بك |
| Bayanlar baylar... Bu muhteşem. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة هذا مدهش |
| Bu muhteşem. | Open Subtitles | ذلك جميل. |
| Guinevere, Bu muhteşem Leontes. | Open Subtitles | (جونيفير)، هذا المذهل (ليونتس) |
| Birileriyle konuşmam gerek. Bu muhteşem! | Open Subtitles | انا اريد التحدث هذا رائعُ! |
| - Burası çok soğuk. - Bu muhteşem. | Open Subtitles | يا إلهي، برّد شديد - هذا مُذهل - |
| Bu muhteşem. | Open Subtitles | ـ أنه رائع ـ أجل |
| Bu muhteşem aletin yüzyılın en büyük icadı olduğundan emin olabilirsiniz: | Open Subtitles | بالتأكيد تعرفين ما هيّ الأشياء الجيّدة هذا هو الاختراع الأكبر لهذا القرن، الحاكي |
| Sevgili eşiniz ve göldeki Bu muhteşem evle ilgili. | Open Subtitles | و زوجتك الجميلة و المكان الرائع المُطل على البحيرة |