| Bu saati takmaya başladığını gördüğüm zaman birlikte geçireceğimiz zamanın başlayacağına inanacağım. | Open Subtitles | عندما أرى بأنكِ إرتديتي هذه الساعة فسأؤمن أن وقتنا معاً قد بدأ |
| Annem hastanede işe girdiğinde babam ona Bu saati almış. | Open Subtitles | أبى أحضر هذه الساعة لأمى عندما تم تعيينها فى المستشفى |
| Bu saati dört yıl önceki sürpriz bir emeklilik partisinde verdiler. | Open Subtitles | حصلت على هذه الساعة في حفل تقاعد مفاجئ قبل 4 سنوات. |
| Annem hastanede işe girdiğinde babam ona Bu saati almış. | Open Subtitles | أبى أحضر هذه الساعة لأمى عندما تم تعيينها فى المستشفى |
| Geçen zamanın tatlılığı Bu saati bir gün gibi hissettiriyor. | Open Subtitles | بسبب حلاة الوقت معك، سنشعر أن تلك الساعة كانت يوماً |
| Belki de Bu saati yapan sanatçı kendi karşılık bulamadığı aşkı için yapmıştır Bu saati. | Open Subtitles | يبدو أن الفنان الذي صنع هذه الساعة كان واقعاً في حبٍ لا مقابل له |
| Ben Bu saati severim! Onu öylece alabileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أنا أحب هذه الساعة هل تعتقد أنك ستأخذها؟ |
| Ama Bu saati 15 papele aldım. Harika. | Open Subtitles | لكنني حصلت على هذه الساعة مقابل 15دولاراً, رائع جداً. |
| Yer göstereceğim için bana verilen Bu saati takıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أرتدي هذه الساعة التي حصلت عليها لكوني دليل. |
| Bu saati karım bana 40 yaşıma girdiğimde vermişti. | Open Subtitles | هذه الساعة اهدتها لي زوجتي في عيد ميلادي الأربعين |
| Bu saati bana ilk yıldönümümüzde vermişti. | Open Subtitles | لقد أعطتني هذه الساعة في ذكرى زواجنا الأولى |
| 1877'deki büyük grevi yönettiği için, hayatta kalanlar büyük büyük babama Bu saati hediye etmişler. | Open Subtitles | من عاشوا منهم أعطوا جدى الأكبر هذه الساعة هذا لأنه قد الإضراب عام 1877 |
| Sana Bu saati verdiğim zamandan beri çok yol katettin. | Open Subtitles | لقد شقيت طريقاً طويلاً منذ أن أعطيتكِ هذه الساعة |
| İşe girdiğimde bana Bu saati o hediye etti. | Open Subtitles | وهي من أعطاني هذه الساعة عندما حصلت على الوظيفة. |
| Shanice, Michelle'in dün akşam Bu saati takıp takmadığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | شانيس,هل تتذكرين ان كانت ميشيل ترتدي هذه الساعة البارحة؟ |
| Bu saati istediği fiyatın yarısına sattı adam bana. | Open Subtitles | هذه الساعة اشتريتها من البائع بنصف الثمن الذي طلبه |
| Babam Bu saati bana sürekli geç kaldığım için vermişti. | Open Subtitles | تعلمين، أعطاني والدي هذه الساعة لأنني كنت متأخر دوماً |
| Bak, Bu saati kendin için çalmadığını biliyorum. | Open Subtitles | انظر، أنا أعلم أنّكَ لم تسرق هذه الساعة من أجلك |
| Bu saati ilk kez görüyorum ama mekanik saatlere benziyor gibi. | Open Subtitles | حسنا، أعني، أشاهد هذه الساعة لأول مرة، لكن يبدو أن فيها محركًا ذاتيا. |
| Bu saati CIA için ben tasarlamıştım. | Open Subtitles | ؟ لقد صنعت تلك الساعة لأجل المخابرات الأمريكية |
| Bu saati de kabul edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني الإحتفاظ بهذه الساعة أيضاً. |