| Şimdi Bu silah nasıl orada değil de, Geiger Kampı'nda olur? | Open Subtitles | والآن كيف يكون هذا السلاح في مخيم جيجر ولكنه ليس هناك |
| Sanırım Bu silah ile Flynn'ı öldüren arasında bir eşleme bulacağız. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنجد أن هذا السلاح مطابق للسلاح الذى قتل فلين |
| Bu silah azılı bir suçlu tarafından illegal yollarla, geçmiş kayıtlarının zorunlu olmadığı bir silah fuarından satın alındı. | Open Subtitles | هذا السلاح تم الحصول عليه بطريقة غير شرعية من مجرم مهني في معرض الأسلحة حيث الفحوصات الخلفية غير إلزامية |
| Bu silah kesin işini görür, eğer nişan alırken destek alabilecek bir çit bulabilirsen! | Open Subtitles | انه سيفي بالغرض لو وجدت من تبارزينه عندما تصوبي هذا المسدس نحوه |
| Çok güzel, bana başka seçenek bırakmadın. Bu silah ketçapla dolu. | Open Subtitles | حسناً ، لم تدع أمامي خيار هذا المسدس مليء بالكاتشب |
| Sadece tavşanları vuran bir adam için Bu silah çok fazla. | Open Subtitles | هذه البندقية كبيرة على رجل لا يطلق النار إلا على الأرانب |
| Şayet Bu silah düşündüğüm işleve sahipse onu olduğu yere sereriz. | Open Subtitles | أجل، إن كان يفعل هذا السلاح ما أظنه، فسنشلّه عن الحركة. |
| - Geri çekil. - Bu silah da ne oluyor? | Open Subtitles | إرجع للخلف مالذي تفعله مع كل هذا السلاح ؟ |
| Anladığım kadarıyla, Binbaşı'm, Bu silah sistemi deney aşamasında. | Open Subtitles | انا اعلم ايها العقيد ان هذا السلاح في مرحلة التجربة |
| Gereken önlemler alınırsa Bu silah suya dayanıklı olarak kabul edilebilir. | Open Subtitles | ومن خلال أخذ الإجراءات المناسبة هذا السلاح يمكن أن يعتبر مقاوماً للماء. |
| Hatırladığım kadarıyla, Bu silah, üst düzey bir iblis tarafından kendisi için çalışanlara veriliyordu. | Open Subtitles | وما أذكره، أنَّ هذا السلاح يُوزَّع من قِبَل شيطان ذو مستوى عالٍ على مَنْ يعملون لديه |
| Tamam, Bu silah Prue'yu bulmak için tek umudumuz olabilir. | Open Subtitles | حسناً، هذا السلاح قد يكون أملنا الوحيد إلى، برو |
| - Bu silah benim için daha uygun olur. - Amacımız için fazla büyük değil mi. | Open Subtitles | ــ هذا السلاح سوف يساعدني ــ كبير جداً لأغراضنا |
| Bu silah gördüğüm hiç bir Goa'uld tasarımına benzemiyor. | Open Subtitles | هذا السلاح لا يشبه أي من تصميمات الجواؤلد. أرى ذلك |
| Bu silah seni daha çocukken yetim bırakan... kafir polis memuruna ait. | Open Subtitles | هذا المسدس يخص ضابط البوليس الكافر الذي يتمك في طفولتك |
| Yardım! Bu silah sadece sabun köpüğü fırlatıyor. | Open Subtitles | يالهي ، النجدة جل مايفعله هذا المسدس هو اطلاق الفقاعات |
| Üzgünüm, Bu silah koca delikler açıyor, bu yüzden fazla zamanın yok. | Open Subtitles | عذراً، هذا المسدس يتسبب في ثقوب كبيرة، لذا ليس أمامكِ الكثير |
| Henüz burada değilse bile, Bu silah onu buraya getirecek. | Open Subtitles | إذا لم يكن هنا بالفعل هذه البندقية كفيلة بإحضاره |
| Bu silah gerçek mi? | Open Subtitles | هل هذا مسدس حقيقي؟ |
| Bu silah ticaretini durdurmak istiyoruz. | Open Subtitles | ويرسلهم إلى أنغولا بواسطة السفينة نريد وضع حد لصفقات الأسلحة تلك. |
| Bu silah ile metal dedektörlerinden geçebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك العبور بهذا السلاح عبر كاشف المعادن |
| Sen Amerikalısın. Bu silah sana ait değil. | Open Subtitles | أنت أمريكي هذه البندقيةِ لا تَعُودُ إليك |
| Bu silah madem bizim elimizdeydi, neden beni bilgilendirmediniz? | Open Subtitles | لو أنّا لدينا ذلك السلاح فى ترسانتنا العسكرية، لما لم تُخبرني بشأنه؟ سيّدي، المخابرات لم يكُن لديها علمٌ أيضًا. |
| Dediklerine göre Bu silah her şeyi öldürebilirmiş. | Open Subtitles | يقال أنّ بإمكان هذا المسدّس قتل أيّ شيء |
| biri sadece yeni bir silah kullandı ve Bu silah geri kutuya girmeyecek. | Open Subtitles | شخص ما إستخدم سلاح جديد للتو وهذا السلاح لا يمكن إخفاؤه ببساطة |
| Bu silah benim. | Open Subtitles | إنها بندقيتي |