| bu tür şeylerle eğlenebilirim... çünkü menopozun beni alaşağa etmesine izin veremem. | Open Subtitles | أستطيع الاستمتاع بهذه الأشياء الأن لأني لن أترك سن اليأس يحبط معنوياتي |
| bu tür şeylerle övünç duyuyorsun sonunda hapiste olabilirsin. | Open Subtitles | حسنا .. إذا استمررت بالتفاخر بهذه الأشياء فقد تنتهي بالسجن |
| Büyükanne, bu tür şeylerle uğraşmamamızı söyledi. | Open Subtitles | قالت لي جدتي، أنه لا ينبغي أن نعبث بهذه الأشياء |
| bu tür şeylerle ilgilenen arkadaşı veya tanıdığı var mıydı? Aman Tanrım. | Open Subtitles | هل كان يملك أصدقاءاً أو معارف يمارسون هذا النوع من السحر ؟ |
| bu tür şeylerle ilgilenen arkadaşı veya tanıdığı var mıydı? | Open Subtitles | هل كان يملك أصدقاءاً أو معارف يمارسون هذا النوع من السحر ؟ |
| Park koruma görevlileri bu tür şeylerle uğraşabilecek kadar donanımlı değiller. | Open Subtitles | حرّاس الغابة ليسوا مُجهّزين للتعامل مع هذا النوع من الأمور. |
| Mezuniyet kraliçesi seçilmenden sonra... bu tür şeylerle daha ilgili olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ بأنك ستكونين مهتمةً أكثر بهذه الأشياء بما أنكِ ملكة العودة وكل هذا. |
| Clancy bu tür şeylerle doktoru meşgul etme. | Open Subtitles | (كلانسي)... لا تزعج الطبيب بهذه الأشياء |
| Clancy bu tür şeylerle doktoru meşgul etme. | Open Subtitles | (كلانسي)... لا تزعج الطبيب بهذه الأشياء |
| Partiler, galalar, bu tür şeylerle. | Open Subtitles | الحفلات، المهرجانات، هذا النوع من الأمور. |
| bu tür şeylerle ilgilenmek görevimizin bir parçasıdır. | Open Subtitles | معالجة هذا النوع من الأمور لهو من صميم عملنا |