| Bu yetenek bende olsaydı, mesleğimde müthiş işime yarardı. | Open Subtitles | كنت اتمنى ان املك هذه الموهبة,فهى ستكون شئ رائع فى عملى, اتفهم ما اعنى ؟ |
| Önünde parlak bir kariyer var Cruz, ama tüm Bu yetenek doğrudan çöpe gidebilir. | Open Subtitles | لديك مسيرة لامعة أمامك يا كروز لكن كل هذه الموهبة ستذهب مباشرة إلى القمامة |
| Bu yetenek daha çok bir lanettir. Kirsten'ın zaman anlayışı yoktur. | Open Subtitles | هذه الهبة أكثر من مجرد لعنة كريستين ليس لديها إحساس بالوقت |
| Neyse, büyükannemde de Bu yetenek vardı. | Open Subtitles | جدتي كانت تملك هذه الهبة أيضاً |
| Bu yetenek Kızıl Bayrak için çalışan bir suikastçiye ait. | Open Subtitles | لا ، تلك القدرة تعود الى قاتل يعمل لدى منظمة العلم الاحمر |
| Sakladığın Bu yetenek şeytanca gelebilir ama bugün bu bir lütuf. | Open Subtitles | هذه القدرة التي أُخفيها تجعلني في أوقات أبدو كشيطان, لكن اليوم هي هدية |
| Ve Bu yetenek, herhangi bir şeyi bulmak için kullanılabilir. | Open Subtitles | و هذه الموهبة يمكن استخدامها لإيجاد أي شئ |
| Nasılsa Bu yetenek bir nesil atlamış. | Open Subtitles | بطريقة ما هذه الموهبة تخطت جيلا |
| Bu yetenek... sanki bana verilmiş bir yük. | Open Subtitles | هذه الموهبة... مثل العبء على كاهلي |
| Bu yetenek bana bahşedilmedi. | Open Subtitles | -لم أملك هذه الموهبة أبداً |
| Bu yetenek sana cinayet işlemen için bahşedilmedi. | Open Subtitles | لم تُمنح هذه الهبة لترتكب جريمة القتل |
| Yeniden doğmak ve Bu yetenek. | Open Subtitles | مع حياة جديدة و هذه الهبة. |
| Beynin tüm bölümleri ile iletişim sağlayan ve beraber çalışan Bu yetenek, | Open Subtitles | تلك القدرة التواصلية بين جميع أجزاء المخ |
| İşte Bu yetenek, sadece peşinden gidip birşeyler keşfetmek, birbirlerinden çok farklı görünmeseler bile, çocukların çok iyi yaptığı birşeydir ve bir çeşit oyundur. | TED | لذلك فإن تلك القدرة على أخذ الأشياء كما هي واستكشافها حتى لو لم تبد المحاولات كثيرة الإختلاف عن بعضها البعض، هي في الواقع شئ يستطيع الأطفال القيام به، وهي نوع من اللعب. |
| Muhteşem. İşte Bu yetenek, sadece tek sesleri değil, aynı anda birden fazla notayı duyma yeteneği. Bütün bir orkestra çaldığında Derek, sen her bir notayı duyabiliyorsun ve saatlerce yapmış olduğun pratik sayesinde artık parçaları anında klavyede tekrar edebiliyorsun, sanırım kabiliyetinin temeli de bu. | TED | المدهش هو تلك القدرة على الاستماع لمجموعة من الأصوات في نفس الوقت، وليس لأصوات منفردة، فعندما تعزف كل الأوركسترا، فإنك قادر على سماع كل نغمة، صحيح دِيرِيك، وعلى الفور، بفضل ساعات وساعات من التدريب، تعزف تلك النغمات على مفاتيح البيانو، وأعتقد، أن هذا ما يشكل أساس كل قدراتك. |
| Onların Bu yetenek ile bir iş bulacağını biliyorduk. | Open Subtitles | كنت أعرف أنها سوف تجد وظيفة مع هذه القدرة. |
| Bu yetenek işlerimizde bize epey yardımcı olurdu aslında. | Open Subtitles | عامّة، هذه القدرة قد تفيدنا في مهمّتنا. |
| Bu yetenek çok Nen gerektiriyor. | Open Subtitles | هذه القدرة تتطلّب قدرًا مهولًا من "النين". |