| Bu adamlar değerli zamanlarını... asla bulamayacakları, bir şey için harcıyorlar. Ne ? | Open Subtitles | هؤلاء الرجال يقضون وقتهم يبحثون عن شيء لن يجدوه أبداً |
| Ve soruşturmayı yürüten olarak, istediğin gibi yönlendirebileceğini biliyordun. Asla bulamayacakları birine yönlendirdin. | Open Subtitles | وبما أنّك المُحقق الرئيسي، بإمكانك إبعاد التحقيق عن نفسك إلى شخص لن يجدوه قط. |
| Bizi bulamayacakları bir yere gideriz ve orada yaşarız. | Open Subtitles | ونذهب لمكان لا يستطيعون إيجادنا بهِ ونعيش هُناك. |
| - Seni asla bulamayacakları bir yere git. | Open Subtitles | إذهبي إلى مكان لن يجدوكِ فيه أبدًا |
| Doğruyu söylemek gerekirse Ava, günümüz dünyasını düşününce bizi bulamayacakları neresi var bilmiyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أن العالم هكذا اليوم أعلم أين سنذهب إن لم يجدونا |
| Belki ama bizi bulamayacakları bir yer yok. | Open Subtitles | ربما , لكن لا يوجد مكان سنختبئ فيه لن يجدوننا فيه |
| Hemen beni bulamayacakları başka bir yere götür. | Open Subtitles | فقط خذنى لمكان لا يستطيعون أن يجدوه |
| Asla bulamayacakları, çok küçük ve çok kuvvetli bir kusur ekledim. | Open Subtitles | عيب صغيرٌ جدًا وقوي، لن يجدوه أبدًا. |
| Ama bu bulamayacakları anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني انهم لن يجدوه |
| Bizi bulamayacakları bir yere gideceğiz. | Open Subtitles | سنذهب لمكان بحيث يتعذّر على أسرتك إيجادنا. |
| Bizi bulamayacakları yerlere gideceğiz. | Open Subtitles | سنجوب مناطق لا يستطيعوا إيجادنا فيها |
| - Seni asla bulamayacakları bir yere git. | Open Subtitles | إذهبي إلى مكان لن يجدوكِ فيه أبدًا |
| Buradan gidiyoruz! Çok uzaklara, bizi bulamayacakları bir yere. | Open Subtitles | سنرحل بعيداً حيث لا يمكنهم أن يجدونا |
| Bizi bulamayacakları bir yere. | Open Subtitles | إلى مكان ما, مكان لن يجدونا فيه |
| Güvenli bir yere gidebiliriz, bizi asla bulamayacakları, New Mexico gibi bir yere. | Open Subtitles | مكان لن يجدونا فيه مثل " مدينة المكسيك الجديدة " |
| Bizi asla bulamayacakları bir yere gidebiliriz. | Open Subtitles | سنذهب إلى مكان حيث لايمكنهم أن يجدوننا |