| Eğer gerçek olsaydı oldukça mide bulandırıcı olurdu. | Open Subtitles | لوكانت حقيقية فسكيون ذلك مُقزز جداً |
| Kusura bakma biraz mide bulandırıcı. | Open Subtitles | -آسف، إنه مُقزز نوعاً ما |
| Mide bulandırıcı. | Open Subtitles | شيء مُقزز |
| Başka şeyler de yaptım. Berbat, mide bulandırıcı şeyler. | Open Subtitles | أفعل أشياء أخرى رهيبة وأشياء مثيرة للاشمئزاز |
| Bir polis memurunun o silahı nasıl kullanacağını bilmesi mide bulandırıcı. | Open Subtitles | أنه لأمر مثير للاشمئزاز أن الضابط ينبغي أن يعرف كيفيه استخدام هذا السلاح |
| Kısa etekli bir kadının,bir erkeğe yapabildikleri mide bulandırıcı. | Open Subtitles | الله، فإنه مثير للاشمئزاز ما امرأة في تنورة قصيرة يمكن القيام به لرجل. |
| 350 gramlık mide bulandırıcı, kül olmuş kızıl saçlı ölü bir adam. | Open Subtitles | ـ 12 أونصة من الزّنجبيل المُقرف لـرجل ميّت. |
| - Mide bulandırıcı. | Open Subtitles | هذا مُقزز |
| Konuklarım görmeden bu mide bulandırıcı pisliği temizle hemen. | Open Subtitles | الان نظفي هذه الفوضى المثيره للاشمئزاز قبل ان يشاهدها ضيوفي. |
| Duygularını sakla biraz, alenen görmek mide bulandırıcı. | Open Subtitles | الآن ضعه بعيدا , انه مثير للاشمئزاز ان ننظر اليه |
| Bu mide bulandırıcı, yüzsel katil kafatası için ne kadar vereceksen. | Open Subtitles | ما ستدفعينه لقاء تلك الجمجمة المقتولة الوجه والمثيرة للاشمئزاز |
| Flört etmeye çalışıyor, şakalar yapıyor. Mide bulandırıcı. | Open Subtitles | ويغازلها ، ويقول لها النكات إنه أمرٌ مثيرٌ للاشمئزاز |
| Bir kadın hakkında güzel düşüncelere sahip olamıyoruz aynı zamanda, o kadın hakkında aklımıza mide bulandırıcı şeyler de geliyor. | Open Subtitles | اننا لا يمكننا أن نحظى بفكرة جميلة حول النساء لا تتبعها فكرة مثيرة للاشمئزاز عن نفس المرأة |
| bizim yapışkan, mide bulandırıcı spermlerimizle ıslatmak istiyoruz. | Open Subtitles | مع حيواناتنا المنوية اللزجة المثيرة للاشمئزاز |
| Izzie, senin kadar gerçeğim ya da o aşağıdaki mide bulandırıcı yapışkan şey kadar. | Open Subtitles | (إيزي)، أنا حقيقيٌّ كما أنتِ بالضبط وكما هو ذاك الشيءُ اللزج المُقرف بالأسفل هناك |