| Bir üretici bulmakla başladık, Vietnam'da MTTS adında Güneydoğu Asya için yenidoğan bakımı teknolojileri üreten bir organizasyon. | TED | لذا نبدأ بإيجاد مصنّع، مثل منظمة تدعى أم تي تي اس في فيتنام، والتي تصنّع تقنيات لحديثي الولادة في جنوب شرق آسيا. |
| bunun hayatın anlamını bulmakla bir ilgisi olduğunu duydum. | TED | ولقد سمعت عن الحكمة الشهيرة المتعلقة بإيجاد المعنى. |
| Bunun hoca bulmakla ilgisi yok. Bir dostumu bulmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بإيجاد معلمي بل إيجاد صديقي |
| İlk başta, yardım dağıtan hayırsever hanımlara bakmaktan daha çok kalın bir palto bulmakla ilgilenmiştim. | Open Subtitles | بداية، كنت مهتماً بالعثور على معطف سميك أكثر من إهتمامي بالنظر إلى السيدات القائمات على توزيعهم |
| Danny'nin ihtiyacı olan kazmayı bulmakla meşgul. | Open Subtitles | ليس بعد أنه يعمل على بعض الحديد "من أجل مطرقة يريدها "دانى |
| Bunun FBI ajanını bulmakla ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بإيجاد عميلة من المباحث الفيدرالية. |
| Tamamen, beklenmedik yerlerde o büyüyü bulmakla ilgili. | Open Subtitles | المسألة كلها تتعلق بإيجاد السحر في أماكن غير متوقعة |
| Ortadoğu'daki hasımlarımız için serbest olarak çalışan, ABD hakkında bilgi verecek varlıkları bulmakla görevli birisi. | Open Subtitles | إنّه يعمل لحسابِ حكوماتٍ مُعاديةٍ في الشرق الأوسط، بإيجاد أشخاص يودّون أن يتجسّسواْ على الولايات المتّحدة. |
| Beni, inşa ettiği görkemli şapeli süslemek için sanatkârlar bulmakla görevlendirdi. | Open Subtitles | أمرني بإيجاد أمهر الفنانين لزخرفة الكنيسة العظيمة التي يبنيها |
| Dürüst olmak gerekirse, patronunu bulmakla ilgilenen kişi ben değilim. | Open Subtitles | بصراحة، لستُ حتّى من يحفل بإيجاد رب عملك. |
| Altın bulmakla ilgili bir şey var | Open Subtitles | أتعلم, هناك شيء يتعلق بإيجاد الذهب |
| Ailemi öldüren adamı bulmakla meşguldün. | Open Subtitles | كنت مشغول بإيجاد الرجل من قتل عائلتي؟ |
| Pekâlâ, Deaton'ı bulmakla bu çocuğun ödevinin ne ilgisi var? | Open Subtitles | حسناً، ما علاقة هذا الواجب المنزلى بإيجاد "ديتون"؟ |
| Burayı bulmakla çok iyi ettin. | Open Subtitles | إنّك أبليت حسنًا بإيجاد هذا المكان. |
| Yemek bulmakla meşgulüm. | Open Subtitles | أنا مشغولٌ بإيجاد الطعام |
| Finch, onun bilgisayarını onarmaktansa silahlı adamı bulmakla daha çok ilgiliyim. | Open Subtitles | (فينش)، أنا أكثرُ اهتماماً بإيجاد الرجل ذا السلاح، أكثر من اهتمامي بتصليح حاسوبه |
| Polis katili bulmakla ilgileniyor. | Open Subtitles | الشرطة تهتم فقط بإيجاد القاتل |
| Sinir gazını bulmakla ilişkisi bulunmayan, bilgi akışı çözümleyerek ne yaptığınızı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | لا علاقة له بالعثور على غاز الأعصاب؟ لقد وردني على الفلتر الخاص بي |
| Bunun Maiya'yı bulmakla bir alakası falan yok. Hım. Belki de vardır. | Open Subtitles | هذا لا علاقة له بالعثور على مايـا ربما له علاقة |
| CTU bombaları bulmakla ilgileniyor, bir takım iddianamelerin peşinde değiller. | Open Subtitles | الوحدة مهتمة بالعثور على هذه القنابل وليس العثور على صلات كهذه |
| Danny'nin ihtiyacı olan kazmayı bulmakla meşgül. | Open Subtitles | أنه يعمل على بعض الحديد "من أجل مطرقة يريدها "دانى |