| Onun bir dahi olduğu söyleniyordu ama maalesef bunu kanıtlama şansı bulamadı. | Open Subtitles | هي تقول بأنه كان عالِم عبقري لكن لم يحصل على فرصة لإثبات ذلك |
| Her jenerasyondan bir kaç seçilmiş bunu kanıtlama şansı yakalar. | Open Subtitles | فى كل جيل يتم إختيار البعض لإثبات ذلك |
| He jenerasyonda çok azı bunu kanıtlama şansını yakalar. | Open Subtitles | فى كل جيل يتم إختيار البعض لإثبات ذلك |
| Her jenerasyonda çok azı bunu kanıtlama şansını yakalar. | Open Subtitles | فى كل جيل يتم إختيار البعض لإثبات ذلك |
| Her nesilde, pek azı bunu kanıtlama şansını yakalar. | Open Subtitles | فى كل جيل يتم إختيار البعض لإثبات ذلك |
| Şimdi bunu kanıtlama şansın var işte. | Open Subtitles | حسناً، ستسنح لك الآن فرصة لإثبات ذلك. |
| Hadi, Charlie. Grupta bana güvendiğini söyledin. Şimdi bunu kanıtlama şansın var. | Open Subtitles | هيا شارلى لقد قلت أنك تثق بى هذه فرصتك لإثبات ذلك أعرف ولكن... |
| Ve Gail geldiğinde bunu kanıtlama şansın olacak. | Open Subtitles | وستحصلين على فرصة لإثبات ذلك عندما تعود |
| Şimdi bunu kanıtlama fırsatın var. | Open Subtitles | الآن فرصتك لإثبات ذلك |