| Bunu yapmak istemişti çünkü herkes bunun imkansız olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | أنه يريد فعل هذا لأن الكل اعتقد أن هذا مستحيل |
| Ve sadece iki yıl önce, insanlar bunun imkansız olduğunu söylüyordu. | TED | و أنه لسنتين سابقتين ، قال الناس بأن هذا مستحيل. |
| Ancak ev ahalisinden bazıları gelip bunun imkansız olduğunu söyledi. | Open Subtitles | جاءنا بعض المشرفين على النزل وقالوا أن هذا مستحيل |
| onları faydalı işlerde kullanmak için eğitmemiz gerektiğini söyledim. O da bunun imkânsız olduğunu söyledi. | TED | تعرفون، ربما ينبغي علينا فقط تدريبهم ليفعلوا شيئاً مفيداً. وقال لي أن ذلك مستحيل. |
| O geleceği değiştiriyorum ve kabul ediyorum. Her bir Zaman yasası bunun imkânsız olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنا أغير الآن ذلك المستقبل و كل قوانين الزمن تقول بأن ذلك مستحيل |
| Ve ben de sana bunun imkansız olduğunu söylüyorum. Eğer bu mümkün olsa bile bunun kendi bahçende cehennem olmasından farkı yok. | Open Subtitles | وأنا اقول لك أن هذا مستحيل ولو حدث فعلاً فيبدو أن أحداً أرسله |
| Tıbbi kayıtlarını gören tüm doktorlar bunun imkansız olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الأطباء الذين رأوا إضبارته أكدوا أن هذا مستحيل. |
| Sadede gelelim: Para ya da kadın peşinde değilim... bunun imkansız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | دعوني أدخل بالموضوع ، ليس المال ما أسعى خلفه ولا النساء ، أعلم أن حصول هذا مستحيل |
| Bizi ortadan kaldırmak istediğinizi söyledi, bunun imkansız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | إنهم يصرون على أنكم تقضون علينا وأنا اعتقدت أن هذا مستحيل |
| Kocamın onu öldürdüğünü düşünüyorsunuz ama bunun imkansız olduğunu size garanti ediyorum. | Open Subtitles | تعتقد أنَّ زوجي قتله لكن أضمن لك أن هذا مستحيل |
| Adam bunun imkansız olduğunu söylemiş sonra da kadının fikrini çalmış. | Open Subtitles | لقد ادعى بأن هذا مستحيل وبعدها قام بسرقة الفكرة |
| Ama sen kendin bunun imkansız olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لكنك قلتها بنفسك أن هذا مستحيل |
| bunun imkansız olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعرفين أن هذا مستحيل ؟ |
| bunun imkansız olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعرفين أن هذا مستحيل ؟ |
| bunun imkansız olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعرفين أن هذا مستحيل ؟ |
| Doğamı değiştirmem gerektiğini ama bunun imkânsız olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | تقول إنني بحاجة إلى تغيير طبيعتي لكن ذلك مستحيل. |
| İkimiz de bunun imkânsız olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أنت وأنا كلانا يعلم بأن ذلك مستحيل. |
| Hepsi de bunun imkânsız olduğu konusunda hemfikir. | Open Subtitles | أجمعوا جميعاً أن ذلك مستحيل |
| bunun imkânsız olduğu zamanda, ...cazibenizi kullanıp en iyisini umarsınız. | Open Subtitles | وعندما يصبح هذا مستحيلاً.. عليك فقط ان تتحول إلي ساحر وتتمنى الأفضل. |
| Parayı bizzat çalmaları gerekir ki, bunun imkansız olduğunu anlattım. | Open Subtitles | عليهم أن يسرقوا المال بأنفسهم الأمر الذى أكدت لك استحالته |
| İyi deneme. Ama her doktor bunun imkansız olduğunu söyleyecektir. | Open Subtitles | محاولة جيدة ، لكن أي طبيب سيخبرك باستحالة هذا |