| Eğer geç kalırsa, ödülünü alamayacak. Ve ben burada sizinle olduğuma göre de muhtemelen geç kalacak. | Open Subtitles | إذا تأخر لن يحصل على الكأس وبما اننى هنا معكم هو لن يذهب |
| burada sizinle birlikte tutulan bir adamı arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن رجل كان قد تمّ إحتجازه هنا معكم |
| - Ve burada sizinle olmam gerektiğini o anda anladım. | Open Subtitles | وأنا أعرف ذلك الحين ان كان لي أن أكون هنا معكم. |
| Altı ayı vardı, ben de burada sizinle olarak hayata göğüs gerdim. | Open Subtitles | هو يُواجه 6 شهور، أنا أواجه حياة لكوني معك هنا |
| Eğer sakıncası yoksa, burada sizinle birlikte oturmayı yeğlerim. | Open Subtitles | إن لم يضايقك, أفضل أن أبقى معك هنا |
| Sorun olmazsa, ben de burada sizinle takılacağım. | Open Subtitles | أتعلمون , أظن بأني سأبقى معكم هنا يارقاق إذل لم يكن لديكم أي مانع |
| Bu güze sabahta burada sizinle olmak çok güzel. | Open Subtitles | من دواعي سروري التواجد معكم هنا في هذا الصباح الجميل |
| Bu saçmalık! burada sizinle bir Kabine toplantısında bir saatten daha kısa bir süre önce oturdum! | Open Subtitles | هذا سخيف لقد جلست هنا معك فى إجتماع للمجلس |
| Tansiyonu niye yüksek belli, çünkü burada sizinle. | Open Subtitles | لا عجب إذا كنت تعاني من ارتفاع ضغط الدم، والذين يعيشون هنا معك. |
| burada sizinle kalmamı tercih etmezsen beni onlardan biriyle de seviştirebilirsin. | Open Subtitles | مالم تريدني ايضاً ...هنا معكم في هذه الحاله,عليك بابقائي فوق مع احدهم |
| burada sizinle olmak çok güzel Ryan. | Open Subtitles | سعيده لوجودي هنا معكم ومع رايان |
| - ...burada sizinle olmak. | Open Subtitles | كوني هنا معكم يا رفاق نعم بالفعل |
| burada sizinle olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz bugün çocuklarımızın sağlığı ve iyiliği için hayati derecede önem taşıyan Sağlıklı ve Tok Çocuklar Yasası'nı imzalayacağım. | Open Subtitles | نحن مسرورون جدا أن نكون هنا معكم جميعا "بينما أوقع لمبادرة "الأطفال الصحيون الأحرار وثيقة مهمة لصحة ورفاه أطفالنا |
| Şu anda yanında olup onu ikna etmem gerekirken burada sizinle sıkışıp kaldım. | Open Subtitles | لأقنعه بالعدول عن ذلك أنا عالق هنا معكم |
| Ama burada sizinle olmak, bana çok umut veriyor. | Open Subtitles | لكن تواجدي معك هنا يعطيني دفعة من الأمل |
| Huell burada sizinle takilacak. | Open Subtitles | سيتسكّع (هيول) معك هنا. |
| burada sizinle bulunmak bir zevk ve ayrıcalıktır. | Open Subtitles | لقد كان من دواعي سروري أن أكون معكم هنا |
| Baba, neden burada sizinle kalamıyorum? | Open Subtitles | لماذا لا أبقى معكم هنا يا أبي؟ |
| burada sizinle kalmaktansa akmeşeyi bulma şansımı dışarıda deneyeceğim. | Open Subtitles | ولكنني اتخاذ فرصي هناك مع البلوط الأبيض من البقاء هنا معك كثيرا. |
| Sizi yeniden görmek büyük şeref. Biliyorsunuz kalbim her daim burada, sizinle. | Open Subtitles | يشرّفني رؤيتك من جديد تعرف أن قلبي دوماً هنا معك |