| Uğraşmadığımız şeyler; kanayan burunlar, kusan ergenler burkulan parmaklar. | Open Subtitles | اللذي لا نتعامل معه : الأنوف الدامية أو المراهقين المضطربين أو الأصابع المتضررة أو أي من |
| Mesele morarmış gözler ya da kanamış burunlar değil. | Open Subtitles | أن العالم لا يتمحور حول الأعين السود أو الأنوف الحمراء |
| Mesele morarmış gözler ya da kanamış burunlar değil. | Open Subtitles | أن العالم لا يتمحور حول الأعين السود أو الأنوف الحمراء |
| Göçmenlik Dairesi arandı, saçlar tarandı, burunlar sümkürüldü. | Open Subtitles | إتصلت بدائرة الهجرة، تمشيط الشعر، إفراغ أنوف. |
| Yani, "kanayan burunlar ve sallanmış tahtlar" mı istiyorsun? | Open Subtitles | إذا هل تريد أنوف دامية وتيجان متصدعة؟ |
| Oradaki burunlar amatörler için. | Open Subtitles | تلك الأنوف هناك للهواة. |
| Patlayan dudaklar, kanlı burunlar. Bir de hakemin kolu. | Open Subtitles | ذراع حكم، كسر بعض الأنوف. |
| Pekâlâ, burunlar havaya! | Open Subtitles | حسناً ، الأنوف إلى فوق |
| Orada bazı ilginç burunlar gördüm. | Open Subtitles | رأيت البعض أنوف مثيرة جدا. |
| Pankek burunlar öylecene düşmezler. | Open Subtitles | أنوف الكعك لا تسقط |