| Neyse ki Peanut Butter'ı vaktinde çıkardım. | Open Subtitles | لحسن الحظ, أخرجت زبدة الفول السوداني في الميعاد |
| Ve görünen o ki, senin için aldığı bir kitap var, adı da Peanut Butter... | Open Subtitles | و يبدو أنه يوجد كتاب اشترته هي لك ، اسمه زبدة الفول السوداني. |
| Butter Her gece ayakta enstrümanımı hoş bir şekilde çalarken yeterliyim. | Open Subtitles | .... باتر لقد كنتُ متزناً بما يكفي لكي أعزف على الساكس |
| Nutter Butter'ın böyle küstahlık yaptığını göremezsin. | Open Subtitles | لن تقرأي أبداً هذه النوعية من الوقاحة في كعك"الناتر باتر" |
| - Saat 7'de Butter'da. - Bu akşam çıkabilir miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | مطعم الزبدة في السابعة لا أعلم إذا كنت سأتي الليلة |
| Dash DeWitt seninle öğlen Butter Stick'te buluşacak. Dash mı? | Open Subtitles | داش دويتس سيقابلك في عصا الزبدة عند الظهيرة |
| Butter'lar gibi olmadığımız için halimize şükredelim. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نكون شاكرين أننا لم نكن مكان (باترز) |
| Peanut Butter Blues, yazan Leonard Putterman. | Open Subtitles | زبدة الفول السوداني بلوز ، على يد ليونارد باترمان. |
| Hadi ama, Peanut Butter (Fıstık Ezmesi), Ayakkabılarını giy. | Open Subtitles | هيّا، يا زبدة الفول السوداني، إرتدي حذائكِ. |
| Tahmin et, Peanut Butter. | Open Subtitles | خمّني ماذا، يا زبدة الفول السوداني. |
| Emniyet kemerini tak, Peanut Butter. | Open Subtitles | ضعي حزام مقعدك، يا زبدة الفول السوداني. |
| Tahmin et, Peanut Butter? | Open Subtitles | خمّني ماذا، يا زبدة الفول السوداني؟ |
| Butter gelmiş, alkışlayın. | Open Subtitles | تصفيق , ها قد جاءت باتر |
| 97 Kuzeye doğru gidiyorlarsa, Butter vadisi havalimanına gidiyorlar. | Open Subtitles | حسنٌ، إن سلكوا الطّريق 97 شمالًا فسيصلون لمطار (باتر فالي). |
| Çok sıkıştıysan, Nutter Butter da olur. | Open Subtitles | أو الـ"ناتر باتر", لو كنتِ في أزمة. |
| Boy Butter'ı bulan adamla şeker attık. | Open Subtitles | دخنت البوبرز مع الرجل الذي )اخترع (بوي باتر |
| Her neyse bu Butter'daki son partim olmuştu. | Open Subtitles | على آي حال، تلك كانت آخر مرة احتفلت فيها على الزبدة. |
| Blair Waldorf, Butter'da tek başına. | Open Subtitles | شوهدت بلير والدورف وحيدة في مطعم الزبدة |
| Butter'da bir masa ayarlamıştım. | Open Subtitles | لدي طاول في مطعم الزبدة |
| Bildiğiniz gibi, acilen Butter'ların okulun spor salonunu ateşe verilmesiyle ve şimdi tekrardan okula dönmek istemesiyle toplantı yapmamız gerekiyor toplantıya başlayabilir miyiz? | Open Subtitles | كما تعلمون , بشكل عاجل نريد أن نناقش مسألة (باترز ستوتش) الذي أضرم النار في قاعة الرياضة و الأن يطلب العودة إلى المدرسة -هل الجميع جاهز للبدأ ؟ |