| Ve tören alayının yürüyeceği bütün caddeler, merkezde, yani buradaki büyük meydanda birleşiyor. | Open Subtitles | وجميع الطرق تلتقي هنا في الساحة الكبيرة حيث الاستعراضات تجرى هنا في الشوارع |
| Bir zamanlar hareketli olan caddeler şimdi erkenden sessizliğe gömülüyor. | Open Subtitles | الشوارع المزدحمة سابقاً أصبحت هادئة ومخيفة ،كما هرب معظم الناس |
| Normalde kalabalık olan caddeler, ölen Başkan'a sadık olan öfkeli askerlerin dışında bomboş. | Open Subtitles | الشوارع النشطة عادة يَهْجرُ الآن بالكامل. ماعدا جنود غاضبينِ، موالي إلى الرئيس السابقِ. |
| Bir lagunun üzerine kurulu ve burada üzerinde alışveriş yapılan dükkanlar olan caddeler yok, çünkü dükkan size geliyor. | TED | إنها مبنية على البحيرة، وليس هناك أية شوارع حيث يمكن أن يكون هناك متاجر للتسوق وبالتالي فإن المتجر يأتي إليك |
| Bütün caddeler genellikle düz bir çizgi olarak algılanır ve caddelerin yaptığı küçük viraj ve dönüşleri adeta gözardı ederiz. | TED | كل طريق يفهم بصورة عامة على أنه عبارة عن خط مستقيم نقوم عادة بإهمال الالتواءات والاستدارات التي تكونها الشوارع |
| Çünkü caddeler ve halka açık mekânlar, yiyeceklerin alınıp satıldığı tek yerlerdi. | TED | لأن الشوارع و الساحات العامة هي الأماكن الوحيدة التي يباع فيها الغذاء و يشترى. |
| caddeler gerçekten katillerle dolu. Ve kendilerini iyi hissediyorlar. | Open Subtitles | الشوارع حقا مليئة بالقتلة، وهم يشعورن بالراحة |
| Bu çok daha iyi. Temiz hava, bütün caddeler benim. | Open Subtitles | هكذا أفضل، هواء نقي، لدي الشوارع كلها ملكي |
| İyi ki annem dinleniyordu çünkü caddeler heykellere ve anıtlara bakan insanlarla hıncahınç doluydu ve bu insanların bazıları gürültücü ve saldırgandı. | Open Subtitles | جيد ، إن أمي كانت ترتاح لأن الشوارع كانت تعج بالناس ينظرون للتماثيل والنصب التذكارية |
| İyi ki annem dinleniyordu çünkü caddeler heykellere ve anıtlara bakan insanlarla hıncahınç doluydu ve bu insanların bazıları gürültücü ve saldırgandı. | Open Subtitles | جيد، أن أمى كانت ترتاح لأن الشوارع كانت تعج بالناس ينظرون للتماثيل والنصب التذكارية |
| politik bir hareket, bir başkaldırışken, caddeler boyunca yürüyüşler bundan fazlasıydı neredeyse bir devrimin başlangıcıydı." | Open Subtitles | الإضراب ذاته كان نشاط سياسي أو أعمال تمرد لكن مسيرات الشوارع كانت جرم أكبر، كانت أشبه بإشعال فتيل ثورة |
| caddeler geniş değildi artık. | Open Subtitles | الذي كان المكان الوحيد لدي في العالم الآن الشوارع ليست واسعة كما كانت |
| Ayrılıktan sonra, merkez caddeler, kafeler günün her anı yasak bölge gibidir. | Open Subtitles | بعد الانفصال , بعض الشوارع , وبعض المواقع .. حتى اوقات اليوم تكون خارج الحدود |
| Bronzlaşma izi yok, yani yaşadığı sokaklar ve caddeler güneş almıyor. | Open Subtitles | لا أثر للاسمرار إلا إن كانت تلك الشوارع داخل المباني |
| caddeler Buğday biti kaynıyor, birdenbire ortaya çıktılar. | Open Subtitles | الشوارع تعج بالويفيل ، لقد ظهروا من العدم |
| caddeler dolusu hayatta kalmaya çalışan insan çaresizdi. | Open Subtitles | وامتلأت الشوارع بالدماء حيث تقاتل الناس من أجل الحياة |
| Kuzey güney caddeler rakamla doğu batı caddeler harflerle işaretlendi. | Open Subtitles | الشوارع من الشمال إلى الجنوب مُرقمة، والشوارع من الشرق إلى الغرب مزودة بحروف. |
| Singapur'da inşaat hâlinde, yine orta gelirliler için evler, bahçeler, halka açık caddeler ve parklar vesaire. | TED | وفي طور البناء في سنغافورة، من جديد، سكن ذوي الدخل المتوسط، حدائق شوارع عامة، متنزهات، الخ. |
| Büyük kişiler,büyük davalar büyük caddeler ve binalar | Open Subtitles | شخصيات مهمة . شوارع فخمة مناقشات رائعه . مبان ضخمة |
| Daha güvenilir caddeler. Daha iyi okullar. Semt bekçiliği. | Open Subtitles | شوارع أكثر أماناً ، مدارس أفضل أنظمة مراقبة للأحياء |
| caddeler kontrolümüzden çıktı, memurlarımız yetersiz kalıyor. | Open Subtitles | شوارعنا ممتلئة المسؤولون المحليون عديمي الفائدة |
| Nasıl da o kanallar, köprüler, parke taşlı caddeler ve o kiliseler, tüm o güzel peri masalı şeyler, tüm bunlar nasıl, biri için önemsiz olabiliyor? | Open Subtitles | كيف يمكن لكل هذه القنوات والكباري والشوارع المرصوفي بالحجارة والكنائس ـــ وكل هذه الأشياء الأسطورية الجميلة ــ كيف يمكن لهذا كله ألا يكون ما يحبه الإنسان؟ |