| canlı yayın yapıyor. | Open Subtitles | أيها الرئيس، هذا ليس شريطا مصورا، بل بث مباشر. |
| Bu Kripke'nin ofisine yerleştirdiğim bilgisayar kamerasından canlı yayın. | Open Subtitles | هذا بث مباشر من مختبر كربكي عن طريق العديد من كاميرات الانترنت التي ركبتها سرا |
| Buz evinde yaşayan eskimo varsa 22 saat sonra canlı yayın yapacağımızdan haberi olsun. | Open Subtitles | هناك اسكيمو لعين يجلس في هذا الكوخ من لا يعلم ماذا لدينا على الهواء خلال 22 ساعة |
| İşte bu yüzden video oyunlarında canlı yayın başladı. | TED | لهذا السبب ازدهر البث المباشر من خلال ألعاب الفيديو. |
| İlk canlı yayın, dışı Pekin Olimpiyatları için tamamlandıktan sonra, 2012 Londra Olimpiyatları'ndaydı. | TED | كان أول بث حي له في أوليمبياد لندن 2012، بعد اكتمالِهِ من الخارج من أجل أوليمبياد بكين. |
| Sizin Manaus'da uzmanlaşmış ve eğitimli öğretmenleriniz var, bunlar o dağınık topluluklardaki binden fazla sınıfa canlı yayın olarak ders veriyorlar. | TED | لديك معلمون أكفاء متخصصون في مانوس يقدّمون دروسا عن طريق البث الحي لما يزيد عن ألف فصل في تلك التجمعات المتناثرة. |
| canlı yayın olması umurumda değil, tüm sorumluluğu üsleniyorum. | Open Subtitles | لا يهمني إذا كان بث مباشر أو لا، ســوف أتحـمل المسؤولية كـــاملة |
| Hemen şimdi bile onlarınkinden daha iyi bir canlı yayın yapabilirim. | Open Subtitles | استطيع ان ابدأ في بث مباشر حالا سيكون افضل منهم |
| sekiz saatten daha fazla süren ve yünden bir suvetere giden canlı yayın. ABC şovdan Jimmy Kimmel bundan hoşlandı. | TED | لذا في مشروعنا التالي، استغرقنا أكثر من ثماني ساعات للحصول على بث مباشر من الخروف إلى المعطف، وجيمي كيميل في أي بي سي شو أعجبه ذلك. |
| Son olay yerinden canlı yayın yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن في بث مباشر من موقع الجريمة الأخير حيث يسهّل المكتب الفيدرالي ما يبدو... |
| canlı yayın. Teklifim, evet mi hayır mı? | Open Subtitles | هذا بث مباشر عرضي، نعم، أو لا؟ |
| Haberlere yeni bir canlı yayın daha geldi. | Open Subtitles | قناة إخبارية أخرى تتلقى بث مباشر آخر |
| Ed, eğer bunu izliyorsan lütfen bize canlı yayın bağlantısı yap. | Open Subtitles | يا إد إذا كنت تشاهد هذا فضعنا على الهواء أنه أمر عاجل |
| Bu canlı yayın. Hata yapma. | Open Subtitles | حسناً اسمعى , سوف نصبح على الهواء هذه المرة لذلك لا تفسديها |
| Bayanlar, canlı yayın yapacağız. | Open Subtitles | سيداتي , سوف نظهر على الهواء سيعرض هذا على 40 محطه |
| Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor. | TED | لأن البث المباشر يقدم نفس الشعورالتفاعلي. |
| canlı yayın hedefini gerçek zamanlı tanımasını sağlıyor. | Open Subtitles | هذا البث المباشر يسمح له دراسة هدفه بوقت حي |
| Tren istasyonunda canlı yayın ekibi var ve tüm muhabirlerimiz de doğru basın kartı olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | لدي بث حي من كاميرا في محطة القطار واريد التاكد ان كافة مراسلينا لديهم تصريح صحفي صحيح |
| canlı yayın iki yönlü, yani Filipe gibi öğrenciler geri bilgilendirimde bulunabiliyorlar. | TED | البث الحي هو شيء ثنائي الاتجاه، بذلك يستطيع الطلاب مثل فيليب والآخرين عرض المعلومات مرة أخرى. |
| Tek oyun sahibinin kim olduğu tespit edildi. Texico, New Mexico'daki canlı yayın aracına bağlanıyoruz. | Open Subtitles | الصوت المرجح تم التعرف عليه نحن الهواء مباشرة لقاطرة في تكسيكو، نيومكسيكو |
| Bu canlı, tekrar ediyorum bu canlı yayın. | Open Subtitles | هذا بثّ مباشر أكرر ، هذا بثّ مباشر |
| Hot in Cleveland canlı yayın izleyicisi önünde kaydedilmiştir. | Open Subtitles | حارفيكليفلانديتم تسجيل أمام جمهور الاستوديو العيش. |
| - Tanrım. canlı yayın mı bu? | Open Subtitles | يا الهي، هل هذا مباشر ؟ |
| canlı yayın mı? | Open Subtitles | بث مُباشر بماذا؟ |
| ...24 saat canlı yayın yapan kameralara web kamerası denir. | Open Subtitles | الناس يقومون بالبث من مكتبهم أو منزلهم أربع وعشرين ساعة سبعة أيام في الأسبوع |
| Ben Karen Cross, 2. kanal haberden canlı yayın. | Open Subtitles | كانت معكم (كاري كروس) بنقل مباشر من القناة الإخبارية الثانية |