| Ve şunu hatırlıyorum, bir fuar dizaynını, John Maeda için yaptığım, ve Paristeki Cartier Vakfı için. | TED | وأتذكر ، تصميم لمعرض، صممته لجون ميدا، ولمؤسسه كارتييه في باريس. |
| Cartier açık olsaydı sana çok pahalı bir şey alırdım. | Open Subtitles | لو أنّ متجر "كارتييه" مفتوح الآن، لأبتعتُ لكِ شيئاً فخماً. |
| 1 altın Cartier, 1 altın bilezik, 1 çift, elmasla işlenmiş etek düğmesi, | Open Subtitles | كارتييه ذهبى سوار ذهبى زوج من أزرار تنورة مزينة مع الماس |
| Toronto'daki bankandan çekildi, ve Cartier karşılığında çeki vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | تم تحويلها من البنك فى "تورنتو". و"كارتير" وافقوا على اصدار الشيك فى المقابل. |
| Michael Sheeter, Armani, Larry Champion, Cartier... | Open Subtitles | مايكل شيتر , ارماني,لارا جامبيون كارتير |
| Solomon da elmaslarını herkes gibi Cartier'den almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن سليمان إشترى ماساته من كارتييه مثلما يفعل الجميع |
| Cartier erkekleri ve oynadıkları oyunlar hakkında... 31 Mart 2008 | Open Subtitles | عندما نعود مزيدا من الاخبار عن ابن كارتييه وسلوكياته |
| Üzgünüm, Bayan Cartier. Sizi korkutmak istemedim. | Open Subtitles | آسف جداً، ياآنسة كارتييه أنا لَمْ أَقْصد إخافتك |
| Sanırım geceyi şehirde, Cartier suitinde geçirdi. | Open Subtitles | أَعتقد أنه أمضى الليلية في المدينة في جناحِ كارتييه |
| Sıradaki, 105 numara. Som gümüş Cartier hap kutusu. | Open Subtitles | التالية هي , القطعة مائة وخمس مشبك كارتييه ذو الفضة الأسترلينية |
| Cartier'ye gidip yüzüğü almalıyım. | Open Subtitles | لا بأس, يجب أن أذْهبُ إلى "كارتييه" لاستلام الخاتم |
| Onu Cartier'den çaldın. | Open Subtitles | أوه، هيه، هيه أنت سَرقتَ هذا مِنْ "كارتييه" |
| Annenin arabası Cartier'de çalındı. | Open Subtitles | سيارة أمّكِ سُرِقتْ مِنْ أمام محل "كارتييه" |
| Kuzenime Cartier yemek küpelerini verdin. Bana da titreşimli koltuğunu mu veriyorsun? | Open Subtitles | تعطي قريبتي اللعينة خوات ماسية من (كارتييه) و أنا كرسي هزاز ؟ |
| Desiree Cartier'yi esas varis olarak tayin etmekten başka seçeneğim kalmamıştır. | Open Subtitles | ونرشّح بموجب هذا (دزيري كارتييه) المستفيدة الأساسية كوصية على ممتلكات العائلة |
| Desiree Cartier'nin bu işle daha yakın bir ilgisi olduğundan şüphelendim. | Open Subtitles | وقد شككت ان (الراحلة (دزيري كارتييه كانت متورطة أكثر مما ظننا |
| Şu kontratlara bak. Louis Vuitton, Cartier, Ralph Lauren. | Open Subtitles | لويز فاتون , كارتير , رالف لورين |
| Imogene, sana ödünç verdiğim o Cartier küpeleri almak için uğramıştım. | Open Subtitles | إيموجين), أنا مررت فقط لأخذ) أقراط (كارتير) تلك التي أعرتها لكِ |
| Ayrıca kayıt defterine göre adı Maximiliano Cartier havalı bir isim olmasının yanında muhtemelen sahte. | Open Subtitles | وفقاً للسجلات ، أيضاً " يُدعى " ماكسيمليانو كارتير على الرغم من روعة الإسم إلا أنه مُزيف |
| Babasının satın aldığı Cartier saatini hiç takmayan kız söylüyor bunu. | Open Subtitles | يقول الفتاة التي لم ترتدي ساعة كارتي التي إشتراها والدها |
| Cartier marka pırlantalı bilezik balayında aldığımız Venedik kristalleri. | Open Subtitles | سوار الحب من ماركة كارتيه الزجاج المعمول , الذي حصلنا عليه في شهر عسلناً |