| Fakat Rusya'nın 2016'da yaptığı casusluktan çok öteydi. | TED | لكن ما كانت تفعله روسيا في عام 2016 ذهب لحدِّ أبعد من التجسس. |
| Bahse girerim seks içerikli casusluğu normal casusluktan çok daha fazla efor istiyordur. | Open Subtitles | أجل، أراهن أنّه كذلك، لأنّ التجسس الجنسي يُمكن أن يكون أكثر تطلباً من التجسس. |
| Kimin casusluktan daha iyi anladığını göreceğiz. | Open Subtitles | سنرى من هو الذي يعرف أكثر عن التجسّس |
| Siber casusluktan ABD teknolojisini ve roket firmalarını hacklediklerinden sorumlu tutuluyorlar. | Open Subtitles | انهم يشتبهون فى عمليه تجسس الكترونى وعمليه قرصنه على نطاق واسع للتكنولوجيه الأمريكيه و شركات الطيران |
| Eh, umarım hepsi doğrudur, yoksa öbür türlü, sana casusluktan dolayı dava açmak için bir yol bulacağım. | Open Subtitles | حسنا، أتمنّى بان ذلك صحيح لأن ما عدا ذلك سيكون لدي طريق لمحاكمتك للتجسس |
| Babanız, Sovyetlere casusluktan suçlu bulunmuş bir ajanmış. | Open Subtitles | والدك تمت إدانته كجاسوس للسوفيت. |
| casusluktan, vatana ihanetten, adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacaksın eğer şanslıysan ömrünün geri kalanını hapiste geçireceksin. | Open Subtitles | سيتم إتهامك بالتجسس والخيانة, والمساعدة على جريمة قتل وسيتم رميك في السجن لبقية حياتك إن كنت محظوظة |
| CIA'den iki sayfalık bir tasarı aptal yabancı hükümetlerin casusluktan nasıl yanlış adamları yakaladığının ana hatlarını belirtiyordu. | Open Subtitles | توجز فيها كيفية خداع الحكومات الأجنبية من خلال إعتقال الأشخاص الخطأ بتهمة التجسس |
| Bak, burada casusluktan bahsediyoruz, hem de burada. | Open Subtitles | انظري ، نحن نتحدث عن التجسس هُنا ، حسناً ؟ |
| casusluktan 14 yıl hüküm giydi. | Open Subtitles | حكم عليه بالسجن 14 عاما بتهمة التجسس |
| casusluktan çok uzak kaldım. | Open Subtitles | أنا خارج لعبة التجسس لفترة |
| casusluktan tutuklusunuz. | Open Subtitles | أنتنّ رهن الإعتقال بتهمة التجسّس |
| Bu durum onu casusluktan yargılatabilir. | Open Subtitles | هذا فعلٌ يُحاكم بموجب قانون التجسّس |
| Dar'ı alaşağı etmenin tek yolunun Berlin'deki ihlâli, casusluktan yargılamak olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ...(يقول أن الطريقة الوحيدة للإطاحة بـ(دار هي بمقاضاته بشأن الخرق الذي حدث في محطة (برلين) بموجب قانون التجسّس |
| Öncelikle ana karargahınıza, casusluktan dolayı yakalanıp yargılandığınızı telsizle bildirin ki böyle olaylar gelecekte tekrarlanmasın. | Open Subtitles | أتصل بمقر قيادتك و أعلمهم أنه تم أسرك و إدانتك... بأعمال تجسس, و محاولة مثل هذه لابد ألا تتكرر في المستقبل. |
| Öncelikle ana karargahiniza, casusluktan dolayi yakalanip yargilandiginizi telsizle bildirin ki böyle olaylar gelecekte tekrarlanmasin. | Open Subtitles | أتصل بمقر قيادتك و أعلمهم أنه تم أسرك و إدانتك... بأعمال تجسس, و محاولة مثل هذه لابد ألا تتكر في المستقبل. |
| casusluktan tutuklanmıştım. | Open Subtitles | لا روابط لقد تم إعتقالى للتجسس |
| Babam casusluktan dolayı tutuklandı. | Open Subtitles | تم اعتقال أبي للتجسس |
| Bugüne kadar federasyon yetkilileri, aleyhinde casusluktan dava açılacak kadar yeterli delili toplayamadılar. | Open Subtitles | *.. و حتى اليوم فإن السلطات* لم تعثر بعد على الأدلة الكافية* *لمحاكمتهِ كجاسوس |
| casusluktan, vatana ihanetten, adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacaksın eğer şanslıysan ömrünün geri kalanını hapiste geçireceksin. | Open Subtitles | سيتم إتهامك بالتجسس والخيانة والإشتراك في إرتكاب جريمة قتل سيُزج بكِ في السجن لبقية حياتك ، إذا كُنتِ محظوظة |