| Bir odanın tamamını kaplayan bir bilgisayar, artık cebinize sığıyor. | TED | ذلك ما جعل حاسوبا بحجم غرفة كاملة يتسع الآن له جيبك. |
| Binbir güçlükle kazandığınız Dolar ları ait olduğu yere yani cebinize geri koyacağız. | Open Subtitles | وأضع دولارك الذي ربحته بشقّ الأنفس ليعود في جيبك ، حيث ينتمي |
| Cep telefon numaramı cebinize koydum. Yardım gerekirse arayın. | Open Subtitles | لقد قمت بدس رقم هاتفي في جيبك اتصل بي عندما تحتاج إلى ذلك |
| - Mendillerinizi de cebinize koyalım da sümüklü çocuk demesinler size. | Open Subtitles | ممتاز، تبدون جميعكم بشكل جميل سأضع لكم المناديل في جيوبكم حتى لا يقولوا عنكم غير مهندمين |
| Cep telefonlarını cebinize koyun. Dikkatli dinleyin. | Open Subtitles | وَضَعوا هواتفكم الخلوية فى جيوبكم وأنصتوا إلىّ جيداً |
| Bunu tekrar cebinize koyun lütfen, bayım. | Open Subtitles | أعد هذه لجيبك من فضلك سيدي -قف هنا |
| Bu toprakları beyazlara satarak cebinize doğrudan doğruya beş buçuk milyon dolar para girecek. | Open Subtitles | خمس مليون و نصف تذهب الي جيبك االخاص عندما تباع هذه الاراضي للبيض |
| Saklama ve işlemeden tasarruf ettiğiniz parayı da kendi cebinize indirdiniz. | Open Subtitles | المال الذي وفرته من التخزين والتحويل وضعته في جيبك بدلاً من ذلك. |
| Hem ona hem de sizin cebinize konfor sağlayacak bir koltuk değil mi bayım? | Open Subtitles | المقعد الذي فقط يحدث للملائمة حيث الدفئ في جيبك ,ياسيدي ؟ |
| Eminim satmak istediğiniz şey de cebinize bu şekilde girmiştir. | Open Subtitles | الذي أنا متأكد منه تماما كيف بضاعتك وجدت طريقها إلي جيبك |
| Beni yanlış yönlendirerek parayı cebinize koyabildiniz ki bu şu an olduğu yer değil mi? | Open Subtitles | انها مجرد وسيلة للتضليل حتى يمكنك التخلص من العملة في جيبك حيث هي الان , اليس كذلك ؟ |
| Silahı alıp cebinize koymak için yeterli zaman ve müsait ortam var mıydı mesela? | Open Subtitles | هل كان لديك الوقت والخصوصية اللازمة لتضع مسدسا في جيبك مثلا؟ |
| Parçaları cebinize ya da çantanıza koyun, ve bana kaç tane soruyu çözebildiğinizi söyleyin." | TED | ضع الجزء الصغير في جيبك الخلفي، وأخبرني كم عدد الأسئلة التي حللتها بطريقة صحيحة." |
| Yani temel olarak, cebinize kendi elinizden başka birinin elinin girmesini istemiyorsunuz? | Open Subtitles | اذا، لا تريد أن يسلب أحد ما في جيبك |
| Davranışınız ve cebinize sakladığınız ufak şişeye. | Open Subtitles | سلوكك، القنينة التي كنت تخبأها في جيبك. -ليست لي |
| Benim buraya konuşlanmam yine sizin cebinize para koyuyor. | Open Subtitles | ترتيبي للأعمال هنا , مازال يضع الأموال في جيوبكم |
| Bu kasabayı ben adam ettim. cebinize para koydum! | Open Subtitles | لقد صنعت هذه البلدة لقد وضعت الأموال في جيوبكم جميعاً |
| Elinizi cebinize atın, sadece beş elmas! | Open Subtitles | أدخلوا أيديكم في جيوبكم خمسة ماسات |
| Dostum, para sizin cebinize giriyor. | Open Subtitles | هذا المال يذهب مباشرة لجيبك |