| En azından karının yeni bir şeyler denemeye cesareti vardı. | Open Subtitles | على الأقل زوجتك لديها الشجاعة لتجريب شيء جديد |
| Ve hepsinin isimlerini sırayla Moscha'ya söyleyecek cesareti vardı. | Open Subtitles | وكان لديها الشجاعة الكافية لتسميتهم بهذا الترتيب ل(موسكا) |
| Jaret'in eski bilgilere bakacak cesareti vardı. | Open Subtitles | جاريت كانت لديه الشجاعة لكي يبحث في المعرفة القديمة |
| Jon'u halefi olarak seçti çünkü doğru olanı yapmaya cesareti vardı. | Open Subtitles | اختار جون ليكون خليفته لأنه كان يعرف كانت لديه الشجاعة للقيام بما كان على حق، |
| Ancak "hayır" diyecek cesareti vardı. | Open Subtitles | لكن كانت لديه الشجاعة ليقول لا |