| Fiziksel gerilemeye başladığında bile, Amy onları ağırlayacak kadar cesurdu. | TED | كم هي شجاعة إيمي لتستقبلهم، علي الرغم من أنها قد بدأت في الانسحاب جسدياً. |
| Çok üzülmüştü. Çok cesurdu evet çok cesurdu. | Open Subtitles | كانت حزينة للغاية, وكانت شجاعة ومع ذلك كانت جدا شجاعة |
| Bildiğim tek şey, küçük oğlum bugün dişçide oldukça cesurdu. | Open Subtitles | كُلّ أَعْرفُ، ولدي الصَغير كَانَ شجاع جداً في طبيبِ الأسنان اليوم. |
| Ağabeyin çok cesurdu. | Open Subtitles | كان أخوك رجلاً شجاعاً أبوك أيضاً |
| Ve 1960'te ne kadar cesurdu, bunu aklınızda tutun. | TED | والتي تبين كم كان شجاعا هذا الشخص عام 1960 وكم كان جرئياً |
| Çok cesurdu. Kendimizi zayıf hissettik. | Open Subtitles | لديه الكثر من الشجاعة لقد جعلنا نبدو ضعفاء جدا |
| Londra Kulesi'ne atıldı ve hapsedildi, ama onlarla mücadele edecek kadar cesurdu ve sonunda halkın öylesine desteğini aldı ki kazandı. | TED | وأُلـقي في برج لندن وسُجن، لكنه كان شجاعًا بما يكفي، كان شجاعا بما يكفي ليتحداهم، وفي نهاية المطاف حاز على التأييد الشعبي في لندن وفاز. |
| Çocukken de böyleydi. Çok cesurdu. | Open Subtitles | كانت هكذا دائما عندما كانت طفلة شجاعة جداً |
| Her zaman daha cesurdu. | Open Subtitles | بخير ، أفضل مني . دائما ما كانت أكثر شجاعة |
| cesurdu, kendisini illegal borsa faaliyetleri skandalının içerisinde bulan prensiplerine bağlı bir kadındı. | Open Subtitles | لقد كانت شجاعة, إمرأة بدائية وجدت نفسها مرتبطة بفساد داخلي |
| Pelerinli leydi düşündüğümden daha cesurdu demek. | Open Subtitles | تلك السيدة المقنعة الطويلة لابد وانها كانت اكثر شجاعة ما اعتقدت |
| Bu adam ilk başta silah tutacak kadar cesurdu. | Open Subtitles | هذا الرجل شجاع ليمسك سلاح في المقام الأول. |
| Ele avuca sığmayan biriydi ama yeri geldiğinde oldukça cesurdu. | Open Subtitles | و كان فعلاً صعب المراس و لكن عندما حان الوقت كان شجاع جداً |
| Onu bulmak için iki okyanus ve bir kıta kat edecek kadar cesurdu sayısız düşmanla dövüşecek kadar cesur, ama sonunda korkudan titrerdi. | Open Subtitles | شجاع بما يكفي ليقطع محيطين وقارّة ليجدها، ليقاتل أعداء لاعدد لهم، وحتى اللحظة بالنهاية، لازال خائفاً. |
| Lu Bu cesurdu, ama hatalar yaptı. | Open Subtitles | لقد كان شجاعاً لكن إفتقر الخطة |
| Joel çok cesurdu. İyi olacak mı? | Open Subtitles | جويل كان شجاعاً جداً هل سيكون بخير ؟ |
| Kardeşin cesurdu. O bir savaşçıydı. | Open Subtitles | كان أخوك شجاعاً كان أخوك مقاتلاً |
| Bence çok cesurdu, tıpkı babası gibi. Geri dönüşünde sırada ne var? | Open Subtitles | أعتقد انة كان شجاعا مثل والدة كيف حال عودتك للعب ؟ |
| Bütün farkımıza karşın, yaşlı kadın... çok cesurdu. | Open Subtitles | تلك السيدة الكبيرة كان عندها حقا الكثير من الشجاعة |
| Cevabı yerine getirecek kadar da cesurdu. | Open Subtitles | وكان شجاعًا بمايكفي لاتباع تلك الإجابة، |
| Ben bir korkağım. Simon benden daha cesurdu." | Open Subtitles | لأننى جبان و سيمون كان أشجع منى |
| Amy bu hafta çok cesurdu. | Open Subtitles | لقد كانت إيمي شجاعةً طوال هذا الاسبوع |
| Ancak eski krallar ateşten içecek kadar cesurdu derler hep. | Open Subtitles | قيل أن الملوك القدماء هم الوحيدون الذين امتلكوا الشجاعه الكافيه للشرب منه |
| Çok güçlüydü, çok cesurdu. | Open Subtitles | أنه كان قوياً جداً وشجاعاً جداً |
| Prens gençti, cesurdu ve macera arzusuyla doluydu. | Open Subtitles | الأمير أحمد كان شابا وشجاعا وغير خائف من أيّ مغامرة. |
| Kartacalılar gururlu ve cesurdu. Ama dayanamadılar. | Open Subtitles | كانوا شجعاناً , لكنهم لم يستطيعوا الصمود فقُضى عليهم |