| Böyle sigara ve içkiye devam edersen çocuğun ciğeri de seni kurtarmaz. | Open Subtitles | إنك تدخن و تشرب و كبد الفتى قد لا يكون كافياً الآن |
| Bu sadece ördek ciğeri değil; onlar sadece ördek değil. | TED | وأنه ليس مجرد كبد أوز مسمن، وليس مجرد أوز. |
| Kaz ciğeri hakkında uygunsuz bir laf ettim mi? | Open Subtitles | هل أبديت أى ملاحظات مهينة عن كبد الأوز ؟ |
| - Denizci, ezilmiş ciğeri ile hastahanede yatıyormuş. - Ölebilirdi. | Open Subtitles | البحار في المستشفى وهو مصاب بثقب في الرئة وقد يموت |
| Otelin yakınında kaz ciğeri satan yer var ve bir sopa üzerinde pamuk helva! | Open Subtitles | نحن قريبون من ذلك الفندق الذي يغطي الكبد وحلوى القطن ويقدمها في أعمدة |
| Böbrekleri Boston'a, ciğeri Dallas'a ve korneaları da Oregon'a götürüldü. | Open Subtitles | كِلاه ذَهبتْ إلى بوسطن، كبده إلى دالاس وقرنيته إلى أوريغون. |
| Bayan Hagberg, mini keklerin çok revaçta olduğunu biliyorum ve kaz ciğeri yapmak biraz iç karartıcı olabilir ama bir çeşit pate yapmayı öğrenerek liseden mezun olmak istiyorum. | Open Subtitles | سيدة هاغبيرغ أنا أفهم بأن الكعك شائعة كثيراً الآن و أنا أعلم بأن عمل فطيرة فوا جرا |
| "Biraz fazla kaz ciğeri." Ne eksik ne fazla. | Open Subtitles | قليل من الكثير من كبد الأوز لا كلمة زائدة ولا كلمة ناقصة |
| Senin için tavuk ciğeri doğramakla uğraşmayacaklarmış. | Open Subtitles | لن يقدموا على فرم كبد الدجاج من أجلك بعد الآن |
| Kafir Yahudi ciğeri, keçi safrası porsukağacı yongası. | Open Subtitles | كبد يهودى مجحد مرارة معزاة وفروع من شجر الطقسوس |
| Doğal bir pıhtılaştırıcı kullanmanızı öneririm; örneğin tavuk ciğeri. | Open Subtitles | و أفضل إستخدام مجلطات طبيعية للدم مثل كبد الدجاج |
| ciğeri ziyan etmemek için bir sebep daha. | Open Subtitles | و هذا سبب آخر لكي لا تتخلصي من كبد الدجاج |
| Ayrıca birkaç kilo da dana ciğeri lazım. | Open Subtitles | سأحتاج أيضا إلى بضعة كيلوغرامات من كبد العجل. |
| Çayırda otlamaları gerekirken kaz ciğeri yiyorlar. | Open Subtitles | ولكن بدلا من يرعين العشب, يقضمن كبد الإوز. |
| Kuzu ciğeri olsaydı seri katil olurlardı. | Open Subtitles | سيعجبون بقاتل متسلسل لو قدم لهم كبد العجل |
| Biraz tavuk ciğeri ve maydanoz doğrayabilirsin herhalde. | Open Subtitles | بالتأكيد يمكنكِ تقطيع القليل من كبد الدجاج و بعض البقدونس |
| Zarar görmüş bir ciğeri, inik bir lastik kadar rahat yamayabilir. | Open Subtitles | يمكنك أن ترقّع ثقب في الرئة بسهولة بقدر ما ترقع إطار |
| Wegner'in iki ciğeri ve omurgayı etkilediğine dair raporlar okumuştum. | Open Subtitles | هذه تقارير لحالات مرض ويجنر تهاجم الرئة و العمود الفقري |
| Alkolün aşırı tüketimi, ciğeri zehirler glutatyon ve diğer zehir çıkarıcı maddeleri daha az sağlamasına sebep olur. | Open Subtitles | الإفراط في تناول الكحول يسمم الكبد حتى تفرز مخزونها من الغلوتاتينول و عوامل أخرى من مضادات التسمم المرجعة |
| Böbrekleri Boston'a, ciğeri Dallas'a ve korneaları da Oregon'a götürüldü. | Open Subtitles | الكلى ارسلت الى بوسطن, كبده الى دالاس و القرنيات الى أوريجون |
| Mantarlı omlet maydanozlu salyangoz, kaz ciğeri ve salata. | Open Subtitles | العجة حلزون مع البقدونس، فطائر فوا جرا والأحشاء سلطة. |
| Keseyi yeterince delip içini boşaltmam lazım ama ciğeri delmemem lazım. | Open Subtitles | أن أثقب الجيب كفايه حتى يسيل دون ان اثقب الرئتين. |
| ciğeri çok sağlıklı görünüyor. | Open Subtitles | كبدها يبدو سليماً تماماً |
| Artık buna katlanamayacağım. Adamın içeride ciğeri parçalanıyor. | Open Subtitles | لا أستطيع سماع ذلك، الرجل يفقد رئته هناك |