| Seninle işim yok. Ben Coy'la konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | انا ليس لدي مشكلة معك انه كوي من اريد ان اتحدث معه |
| Belki ben daha çok Coy'larda yemek yiyebilirim. Faydası olursa. | Open Subtitles | ربما يمكنني أن آكل في منزل كوي يا أمي ، إذا كان هذا سيساعد |
| Coy, Spencer ile şu molozu boşaltın. Şuraya geri dökün. | Open Subtitles | .كوي) و (سبينسر) أفرغا هذا التراب) أفرغوه هناك في الخلف |
| Evde çok yardımı olur, ve erkek arkadaşı Coy'la vakit öldürmeyi sever. | Open Subtitles | عندما لا تضيع وقتها مع صديقها كوي |
| Coy, köpeklerin işe koyulsun. | Open Subtitles | (كووي) ضع كلابك إلى العمل أخرجت هذه من حقيبته. |
| Coy iyidir ama, Teddy tam bir hıyar. | Open Subtitles | كوي جيد ، أما تيد فهو مجرم حقيقي |
| Umarım başarırsın Coy. Sen tahvil işine geri mi döneceksin Spencer? | Open Subtitles | .(أتمنى أن تفعلها يا (كوي هل ستعود إلى تزوير العملة يا (سبينسر) ؟ |
| Spencer, sen ve Coy biraz elektrik kablosu sökün. | Open Subtitles | سبينسر) ، أنت و (كوي) عَروا بعض) من هذه الأسلاك الكهربائية |
| Vaiz Efendi, ben Coy LaHood. | Open Subtitles | ايها الواعظ، اسمي كوي لاهوود |
| Coy, yukarı çıkar onu! | Open Subtitles | كوي ، خذها إلى أعلى |
| Coy da bir kaç sene aldı... sonra başka suçlardan dolayı... ömrünü hapishanelerde geçirdi. | Open Subtitles | كوي أيضا تم حبسه سنتان... .. ـ |
| Coy ve ben şirin bir şekilde tanışmalıydık ama biraz iğrenç oldu. | Open Subtitles | كان لقائنا أنا و(كوي) لطيفاً، لكنه بالواقع كان قذراً. |
| Coy da klozette oturuyordu. Ne sindirim ama. Fena halde sıçmak üzereydi. | Open Subtitles | وكان هناك (كوي) يجلس في الحمام ليتغوط تلك القذارة الكبيرة. |
| - Coy'un ödünç alabileceğim bir fotoğrafı var mı? | Open Subtitles | ـ هل لديكِ صورة لـ (كوي) يمكنني إستعارتها؟ |
| Coy ve Shasta birbirlerini nereden tanıyorlardı? | Open Subtitles | ـ أجل ـ كيف (كوي) و(شاستا) يعرفان بعضهما الآخر؟ |
| Sanırım Coy ve o bir süre daha görüştüler, tam olarak bilmiyorum. | Open Subtitles | أظن (كوي) وهي لديهما أتصال بطريقةً ما. لا أعرف بشكل متأكدة. |
| Şuradaki Coy Harlingen. Asıl olay ise bu fotoğraf dün gece çekildi. | Open Subtitles | هذا (كوي هارلنغن), الغريب في الأمر أن هذه الصورة ألتقطت البارحة |
| Peki Puck, Coy'un torbacısının evinde ne arıyormuş? | Open Subtitles | ما الذي كان (باك) فعله في منزل مورد (كوي)؟ |
| Ve Coy'un torbacısı, El Drano, ayrıca Prussia'nın devamlı müşterisiymiş. | Open Subtitles | ومورد (كوي) أيضاً صادف أنه زبون منتظم لدى (براشيا) |
| Coy Peters'in köpeklerine mi vereceksin? | Open Subtitles | هل تريدين تسلميه إلى كلاب (بيتر كووي)؟ |
| Coy, | Open Subtitles | (كووي)! |