| Cross ağzına zararsız bir alerji hapı atmış ve siyanür olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | كروس وضع فى فمه قرص مضاد لحمى القش واخبره انه قرص سيانيد |
| Belki Cross'u tek başına öldürebilirsin, yine de buna izin vermezdim.. | Open Subtitles | ربما امكنك قتل كروس بمفرده ولو اننى لا اراهن على ذلك |
| Elinde Cross ve Zharkov'un Viyana'da olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | انت ليس لديك دليل على ان كروس و زاراكوف موجودين بفيينا |
| Sana bir kahve teklif ederim, Cross ama şeker, sinekleri başına üşüştürür. | Open Subtitles | كنت ساعزمك على قهوه , كروس.. ولكن السكر يجذب العديد من الحشرات |
| Adı Maya Carcani ve kocası Eric, adam Black Cross'ta başkan yardımcısı. | Open Subtitles | إسمها مايا كارساني و زوجها إيريك إنه نائب رئيس شركة بلاك كروس |
| Black Cross ortaklığını düzenlemiş yüzlerce kiralık katil için parası ve bağlantısı varmış. | Open Subtitles | بالنظر لإرتباطات بلاك كروس فقد كانت لديه الوسائل و الإمكانية لمئات القتلة المأجورين |
| Vince, Bangor'a Dr. Cross'u Haven'dan göndermek için politik bağlarını kullanmaya gitti. | Open Subtitles | فينس متروك في بانجور ليسحب السلاسل السياسية ليخرج الدكتورة كروس من هايفن |
| Charlotte Cross bu kasabayı sorunlardan kurtarmaya yardım etmek için geldi. | Open Subtitles | لقد جاءت شارلوت كروس هنا للمساعدة لإنقاذ هذه المدينة من الإضطرابات |
| Bağlantıya tıkladım ve beni Micaela Cross isimli Amerikalı bir kızın haberine yönlendirdi. | TED | ضغطت عليه؛ لقد أعادني للوراء لتقرير رفعته فتاة أمريكية تدعى ميكيلا كروس. |
| 257 numaralı yolda, Cross İskelesine yarı yoldayım... ama hiç görünürlerde yok. | Open Subtitles | انا فى منصف طريق 257 إلى مرسى ، كروس ولا يوجد له أى أثر |
| Tamamen Cross'un planı. Sence de öyle değil mi, Scorpio? | Open Subtitles | الخطه كانت خطه كروس هل كنت لتوافق على هذا , ايها العقرب ؟ |
| Cross'u Paris işinde öldürmen gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تقتل كروس اثناء مهمه باريس |
| Cross birlikte yaptığımız her operasyon için bana yeteri kadar bilgi verdi. | Open Subtitles | كروس اعطانى ما يكفى من المعلومات حول كل عمليه قمنا بها |
| Yerlerimizin, kendilerini daha verimli çalışmaya adamış modadan anlayan, aptal parlak suratlı genç çocuklarla değiştirildiğini fark ettin mi, Cross? | Open Subtitles | هل لاحظت كروس باننا قد تم استبدالنا بشباب ذوى وجوه يشع منها الغباء مسايره للتطور والتركيز على اللياقه اكثر من اى شئ ؟ |
| Air Canada ile Toronto'dan gelen Peter Wieland, Cross'du. | Open Subtitles | الاب ويلاند كان هو كروس الخطوط الكنديه من تورينتو |
| Cross, Washington'dan New York'a uçsaydı Pan Am uçuşunu yakalardı, ama o uçakta rahip falan yoktu. | Open Subtitles | لو ان كروس قد سافر من واشنطن الى نيويورك كان ليسافر على رحله بان ايريكان ولكن لا يوجد كاهنا على متن تلك الرحله |
| Elçiliği gözetlemeliyiz ama Cross hareket etmezse, görünmez olacaktır. | Open Subtitles | علينا مراقبه السفارات , ولكن لو لم يتحرك كروس فلن يمكننا رؤيته |
| Cross, Webern ya da Berg oynamayalı aylar oldu. | Open Subtitles | كروس , لقد مضت شهور منذ ان عزفت شيئا لـ .. وبيرن او بيرج |
| Cross'u 20 yıldır görmediğini söylüyor. Hayatta olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | قال انه لم يرى كروس منذ عشرون عاما ولا يعرف حتى ان كان حيا |
| Bana yalan söyledin Cross, ve beni kullandın. Bu yüzden seni geberteceğim. | Open Subtitles | انت كذبت على , كروس واستغليتنى ولهذا ساقتلك |