| Bunun Fred ve Crystal ile herhangi bir şekilde ilgisi varmı? | Open Subtitles | هل هذا له علاقة بما يفعله فريد بالتسكع مع كريستال ؟ |
| Bazı günler özeldi çünkü Crystal tekerlekli sandalyesinde olmaz ve havuzun yanında otururdu. | TED | كانت بعض الأيام خاصة جدًا لأن كريستال كانت خارج كرسيها المتحرك تجلسُ بالقرب من النافورة. |
| Sanırım onlara birkaç hayvan ve Crystal City'e varmalarına yetecek kadar su vereceğiz. | Open Subtitles | نعطيهم خيلا وما يكفي من الماء للوصول الى كريستال سيتي - نعم - |
| Vay canına. Crystal ve Cristal en sevdiğim bileşimdir. | Open Subtitles | حسنا، كريستل و كريستال هو المزيج المفضل لدي |
| Bay Peachtree'nin dediğine göre Profesör Crystal City'de çok sevilmiyormuş. | Open Subtitles | ولكن السيد بيجتري يقول ان البروفيسور لم يكن محبوبا تماما في كريستال سيتي |
| Bu insanlar bu dağları aşmaya çalışırken ya açlıktan ya da Crystal City'ye dönmeye çalışırken susuzluktan ölürlerdi. | Open Subtitles | كان سيموت الجميع جوعا وهم يحاولون ان يجدوا طريقهم في الجبال او يموتون عطشا لو حاولوا العودة الى كريستال سيتي |
| Crystal Göl'de Katil Cesedi Bulunamadı | Open Subtitles | قاتل في بحيرة كريستال لم يتم العثور على جثته |
| Oriental Faro Bankası'nın yarı hissesi... ve Crystal Palace'daki bankanın çeyrek hissesi. | Open Subtitles | ونصف الحصة في ... بنك فارو الشرقي وربع الحصة في كريستال بالاس |
| Joey Nova'nın arabasının Crystal Park'ta görmüşler. | Open Subtitles | سمعت أن جوي كان يركض سريعاً أوقف سيارته في كريستال بارك. |
| Muhasebedeki Crystal senin peşinde dimi? | Open Subtitles | الفتاة كريستال في قسم المحاسبة تسعى وراءك أليس كذلك؟ |
| Sırada, "Dansla Gelen Dünya Barışı" ismini verdiği gösteri ile karşınızda, Crystal Tortoise. | Open Subtitles | راقصتنا التالية لديها فقره تفسيريه ـ ـ ـ تدعى السلام العالمي عبر الرقص هاهي السلحفاة كريستال |
| - Koltuğumu tekmelemeyi kes, Crystal. - Affedersin. | Open Subtitles | ــ أرجوكي لا تركلي خلف مقعدي يا كريستال ــ آسفه |
| Ve üçüncü sırayı Crystal Tortoise alıyor. | Open Subtitles | و المركز الثالث ذهب لــــ ــ السلحفاة كريستال ــ ياااااي وووو |
| Crystal'in başka aktivitelere katılmak için zamanı yok. | Open Subtitles | كريستال ليس لديها الوقت لأي نشاطات إضافية |
| Crystal, kendisine korkak tavuk muamelesi yapılmasından hoşlanmaz, Tavşan. - Baba. | Open Subtitles | كريستال لا تحب أن يطلق عليها جبان, أيها الأرنب |
| - Butch, Crystal'i kendisine rakip olarak görmüyor, Tortoise. | Open Subtitles | ــ أبي ــ بوتش لا يحب بأن كريستال تعتقد ـ ـ ـ ــ بأنها أفضل منه, يا سلحفاة ــ أبي |
| Crystal, saydığın nedenler sana mantıklı geliyor, biliyorum ama son bir şey daha söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | كريستال, أنا متأكد بأن كل أسبابك لها معنى عندك ـ ـ ـ لكن هل أستطيع أن أجعل حُجّه أخيره لتقومي بهذا السباق؟ |
| Hayır, Crystal hala okulda. | Open Subtitles | لا يا مان، كريستل لسة في الثانوية |
| Yarasa Adam kazanmak zorunda. Tanrı aşkına. Crystal, ben daha sonra-- | Open Subtitles | الرجل الوطواط عليه ان يفوز ، اللعنة كريستل) انا فقط) - |
| Crystal, Roman'ın seni dava edeceğini ciddi ciddi düşünüyor olamazsın. | Open Subtitles | (كريستل) ، لا يمكنك التفكير في أنّ (رومان) سيقوم بمقاضاتك |
| Beni geri getirsin diye Crystal'i mi gönderdin. | Open Subtitles | مارتن , أريدك أن تبقى مكانك . كرستال فى الطريق إلى هيوستن |
| Crystal geri döndüğünde, nişanlanmıştık. | Open Subtitles | ثمّ ماري آن جاءتْ. في الوقت بلور عادَ، أنا شُغِلتُ. |
| Crystal Lake gölünde boğulduğuna inanılıyordu. | Open Subtitles | في معسكر بحيرة الكريستال 1958 عام وكان لديه 11 عاماً |
| Crystal için bu, koca aramak için iş ilanı vermeye benziyor. | Open Subtitles | بالنسبة لـ (كريستنا)، فالزوج مثل الإعلانات المبوبة. |
| Bu Baccarat Crystal. | Open Subtitles | هذا من البلور "الباكاري" |
| Ve şimdi, 2034 oyunu Billy Crystal... | Open Subtitles | والآن حان وقت برنامج ألعاب عام 2034 يقدمه (بيلي كرستل) |
| - Crystal Lake Kampı lanetli. - Bir ölüm kampı. | Open Subtitles | ـ معسكر (البحيرة البللورية) جالب للنحس ـ إنه يحصل على لعنة الموت |