| Yürürlükte olan bu noktayı vurgulamak istiyorum gizem, ana düğüm, hem din.. | Open Subtitles | أُريدُ التَأكيد في هذه النقطةِ بِأَنَّ هذه كَانتْ، في الواقع، اللغز، العقدة الرئيسية المطروحة للحل |
| Göbek deliğine bir bakın! Ne düğüm! | Open Subtitles | ألقوا نظرة على صرة البطن هذه انها تشبه العقدة |
| Babam ayakkabıma çifte düğüm atsın sabahları, ona söyler misin? | Open Subtitles | يا أمي هل يمكنك التأكيد على أبي أن يعرف كيف يفعل العقدة المزدوجة لحذائي الرياضي عند ذهابي للمدرسة في الصباح؟ |
| Oh, ve kapıda düğüm varsa, hiç girmeyin bile. | Open Subtitles | وإن كانَ هناك ربطة عنق على الباب لا تدخلوا أبداً |
| Biliyor musun? Sadece dilimi kullanarak bunlara düğüm atabilirim. | Open Subtitles | استطيع ربط واحده من هذه الى عقده بواسطة لساني فقط |
| Isabelle'i barakanın arkasına bağla, sıkı bir düğüm at. | Open Subtitles | قيّد إيسابل فى مؤخّرة الحظيرة من فضلك و تأكّد ان العقدة محكومة جدًّا |
| Onu bir ip boyu, 50 metre kadar indirdim ve iki ip arasındaki düğüme gelince düğüm plakalar arasından geçmiyordu. | Open Subtitles | أنزله حبل مقدار 50 مترا ثم تأتي العقدة بين الحبلين لأعلى الأن العقدة لا تستطيع المرور بين الألواح |
| Ama içeride gördüğümüz, bombada ki düğüm, tam bir sanat eseriydi. | Open Subtitles | لكن العقدة التي رأيناها على القنبلة مربوطة بشكل فني |
| Yanlış düğüm kullanıyoruz. Önceden söylediğim gibi, çift Langford daha sıkı duruyor. | Open Subtitles | هذه عقدة خاطئة العقدة المزدوجة ستكون امتن |
| Julia asılıyken düğüm kayarsa, ...bacağı kırılabilir. | Open Subtitles | إذا إنزلقت العقدة و جوليا على الرافعة ستنكسر رجلها |
| Bu kadar sıkı bir düğüm atılırken epey deri hücresi sıyrılmış olmalı. | Open Subtitles | ربط العقدة بهذا الضيق ربما تكون الكثير من الخلايا عالقة فيها |
| Buradaki düğüm bir gemici düğümüne benziyor. | Open Subtitles | اتعلمين, العقدة التى هنا تشبه العقدة الشراعية |
| Kendine özgü attığı bu düğüm çifte boğum olarak adlandırılır. Çifte mi? | Open Subtitles | و العقدة المحددة إسمها العقدة القابضة المزدوجة. |
| Son kurbanımızın ayağındaki düğüm tek boğumlu. | Open Subtitles | العقدة على قدم الضحية الأخيرة كانت عقدة قابضة عادية. |
| Cinayetler neredeyse birbirinin aynı ama yanlış düğüm kullanılmış. | Open Subtitles | تبدو تقريبا متطابقة، لكن هذه العقدة خاطئة. |
| Boyun bölgelerinde ren geyiği derisinden yapılmış düğüm giyerler. | Open Subtitles | دائما يلبسون ربطة عنق مصنوعة من جلد الرنة |
| Biliyor musun? Sadece dilimi kullanarak bunlara düğüm atabilirim. | Open Subtitles | استطيع ربط واحده من هذه الى عقده بواسطة لساني فقط |
| Özel bir düğüm. | Open Subtitles | هذه عٌقدة خاصة ! إنها تُعتبر معرفة |
| Beni bir saniyeline çöz, Sana nasıl düğüm atılır göstereyim. | Open Subtitles | خذ هذه التعليمات مني، سأريك كيف تربط عقدة منزلقة |
| O kişinin tekneyi iskeleye bağlaması gerekiyordu ama düğüm çok baştan sağma atılmıştı. | Open Subtitles | كان على ذلك الشخص ربط القارب بالميناء، لكن تلك العُقدة كانت غير مُتقنة. |
| Nasıl düğüm atışacağını bilirsin. | Open Subtitles | انت بحار وتعرف كيف تصنع العقده |
| - 12 düğüm. | Open Subtitles | -السرعة 12 عقدة سيدى |
| Bunu tutmanın en iyi yolu çift düğüm atmaktır. | Open Subtitles | عقدة مزدوجة هي الطريقة الوحيدة لجعله ثابتا |
| ...düğüm atmayı öğrenmek ve kamp ateşi eşliğinde şarkı söylemek. | Open Subtitles | أربط العُقد ، ديربي غابة الصنوبر وأستمع إلى أغاني التخييم |
| Onları bağlamam 40 dakika sürdü, çünkü düğüm atmasını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم مالذي أفعله لقد استغرق ربطهما أربعين دقيقة لأنني لم أستطع إحكام الوثاق بعقدة جيدة. |
| Esther, artık düğüm atıldı ve açılması için kesilmesi lazım. | Open Subtitles | إستر" أصبح الأمر كالعقده" التي لن تُحل إلابقطعها |