| O öğleden sonra beni arayıp davet etmesi ne düşünceli bir hareketti. | Open Subtitles | كم كان تفكيرها مدروس لتتصل وتدعوني ذلك العصر. |
| Eğer bütün dünya bu kadar düşünceli olsaydı savaş falan olmazdı. | Open Subtitles | لو كان تفكيرك العميق هو تفكير العالم لما كان هناك حروب |
| Ama anlamlı, düşünceli, komplike cevap. | Open Subtitles | لكنها ردود ثرية ، و مدروسة ، و إجابات معقدة كيت الحالية تتجاوز بكثير القدرات |
| Bize yalnız kalma fırsatı vermesi çok düşünceli bir davranış. | Open Subtitles | ياله من مراعاة منه أنه ترك لنا وقتًا لنكون بمفردنا |
| düşünceli olmaya çalışıyorum. Sen biraz benimkinden alırsın, ben de biraz seninkinden alırım. | Open Subtitles | لقد بدأت أصبح مراعي لرغبات الغير ،تعلمي، بأن لديك جزء بسيط مني وأنا سأخذ جزء بسيط منك |
| Bugün herkes çok düşünceli. Keşke haftalar önce öldürseydim birilerini. | Open Subtitles | الجميع مراع للشعور اليوم كان يجب لي ذبح الناس منذ أسابيع مضت |
| Şüpheli en azından düşünceli. | Open Subtitles | على الأقل مشتبهتنا مراعية لمشاعر الآخرين |
| Ve ben böyle talihsiz bir olayı alıp, nasıl düşünceli bir seçime dönüştürdüğümü açıklarım. | Open Subtitles | وسأشرح كيف أخذت حادثة مؤسفة وحولتها إلى خيار رصين |
| Bir erkeğin olabileceği kadar düşünceli, ama öte yandan, yatakta da adeta bir viking gibi vahşiyimdir. | Open Subtitles | أنا وقور كما يكون الرجال بينما لا أزال عنيفاً كــ الفايكينج في الفراش |
| Sadece düşünceli, dürüst ve birlikte geçirdiğimiz zamanı onurlandıracak bir ilişki sonu isteriz. | Open Subtitles | نريد مجرد إنهاء لعلاقة... هذا هو مدروس ولائق... ويكرم ما كان لدينا معا. |
| -Bak, bence bu gayet olgun ve düşünceli bir teklif. | Open Subtitles | إنظري، أعتقد هذا تفكير ناضج وإقتراح مدروس |
| Lizzie, bunu hatırlatacak kadar düşünceli davrandı. | Open Subtitles | ممنوع بتاتاً، ليزي ذكّرَتنا هذا بشكل مدروس. |
| Seni hiç bu kadar düşünceli görmemiştim, Ben. | Open Subtitles | بن، أنا لم يسبق لي رؤيتك هكذا في تفكير غريب |
| Teyzenle ilgili falan; ama bu düşünceli bir davranış. | Open Subtitles | بموت عمّتك وما إلى ذلك، ولكن هذا تفكير مُراعٍ. |
| Bunlar motor bozulmadan önce olanlardı. Bu bana aldığın en düşünceli hediye. Çeviren: walkytalky İyi Seyirler! | Open Subtitles | هذة اكثر هدية مدروسة على الاطلاق اخرس يا راسل مرحباً يا رفاق , ماذا يحدث ؟ |
| Bir dahaki sefere seni kurtardığımda daha düşünceli olurum. | Open Subtitles | أنا سأحاول وأكون أكثر مراعاة لشعور الآخرين في المرة القادمة سوف أنقذك. |
| - düşünceli davranıyor... - O da neydi? | Open Subtitles | ان يكون مراعي لشعور الآخرين ماذا كان ذلك ؟ |
| Ben de olgun, sorumluluk sahibi ve düşünceli olabilirim. | Open Subtitles | يمكنني ان اكون ناضج , مراع للاخرين, ومسئول |
| İşin gereklilikleri akıllı, bilgili ve düşünceli olmaksa tüm söyleyebileceğim şimdiye kadar başarısız olmadığım. | Open Subtitles | لذا إن كان كوني ذكية و مطلعة و مراعية هي متطلبات الوظيفة هنا، كل ما يمكنني قوله هو أنني لم أفشل بعد |
| düşünceli, yardımsever biri oldun ve trans çocuklarla falan ilgileniyorsun. | Open Subtitles | أصبحت رصين ومساعد وتقوم بمساعدة الأطفال المتحولين جنسياً، |
| Çok düşünceli birisin ama çıkıyor olmanızla ilgili bir problemim yok. | Open Subtitles | أنت شخص وقور جداً ولكن حقاً , ليس لدي أي مشكلة أنتما الأثنان تتواعدان |
| Ne diyeceğimi bilmiyorum. Şimdiye kadar kimse bana böyle düşünceli bir hediye vermemişti. | Open Subtitles | حسنا، لا أعلم ماذا اقول، هذه اكثر هدية رصينة اعطاها الي احدهم |
| Gerçek şu ki, ben çok düşünceli oldum. | Open Subtitles | إن الحقيقة هي أنك .. .. لم تكن تراعي شعور الآخرين |
| Kevin iyi ve düşünceli bir adamdı. | Open Subtitles | كيفين كان رجل لطيف و مفكر |
| düşünceli, genç bir kadın. Tamamen doğru sebeplerle öğretmenlik yapıyor. | Open Subtitles | إنها إمرأة شابة مفكرة, وهي تدرس للأسباب الصحيحة. |
| Ellerini yere dayayarak çömeldi ve düşünceli bir hâl aldı. | Open Subtitles | لقد انحنى على أطرافه الأربعة ثم غرق في حالة تأمّلية |
| Teşekkür ederim. Çok düşünceli ve naziksin. Memnun oldum. | Open Subtitles | شكراً لكم، هو مُراعي لشعور الآخرينُ جداً ورحيم منك، وأنا أُقدّرُه، |