| Bir mermi 5000 dolar olursa insanlar, birini öldürmeden önce düşünecektir. | Open Subtitles | سيفكر الناس جيداً قبل القتل لو كان هذا ثمن الرصاص |
| Sen geciktiysen, ona saygı duymadığını düşünecektir. | Open Subtitles | إذا تأخرتي سيظن أن هذا معناه أنك لا تحترمينه. |
| Eğer bir imzanızı alabilirsem, benim bir kahraman olduğumu düşünecektir. | Open Subtitles | إذا استطعت الحصول على توقيعك , سيعتقد أنني بطل من نوع ما |
| Ona söylemeyeceğiz, tamam mı? Ayrıca, bize zaten inanmayacaktır. Benim çocuğum olduğunu düşünecektir. | Open Subtitles | الي جانب انها لن تصدقنا, ستظن انك تشبهني فقط |
| En kötü durumda ise senin alışılmadık biri olduğunu düşünecektir, benim düşündüğüm gibi. | Open Subtitles | وفي أسوء الأحوال سيظنك غريبة الأطوار كما ظننت أنا |
| Benimle hiç ilgisi yok ama polis olduğunu düşünecektir çünkü bunu yapan adam bir arkadaşımdı. | Open Subtitles | ولكن الشرطة ستعتقد أنني لي يدًا بالأمر، لأن الرجل الذي فعل ذلك كان صديقي |
| Bunu... bunu yapamazsınız. Dışarı çıkarsam polislerle işbirliği yaptığımı düşünecektir. | Open Subtitles | لو خرجتُ من هنا الآن، سيعتقدون أنّي أتعاون مع الشرطة. |
| Başkanın veya polislerin iyiliğine ihtiyacı varsa Don Falcone düşünecektir. | Open Subtitles | يحتاج خدمات من الشرطة والعمدة والسيد (فالكون) سيفكر في هذا. |
| Clayton her zaman Anna ve Daisy'yi düşünecektir. | Open Subtitles | كل ما سيفكر به كلايتون هو آن و دايزي |
| Diyelim ki bir şekilde yırttın. Kuzenin Frank ne düşünecektir sence? | Open Subtitles | لنفترض أنك ستفوز في المحكمة، ماذا تعتقد ما سيفكر به ابن عمك (فرانك)؟ |
| En kötüsü ise bunun beni ne kadar üzdüğünü babama söyleyemiyorum bile çünkü sadece senin için üzülmem gerektiğini düşünecektir. | Open Subtitles | لا استطيع ان أخبر أبي بمدى إستيائي لأنه سيظن ان علي ان أكون مستاءاً لشأنك |
| Onun aptal işe yaramaz ve kendine uygun olmadığını düşünecektir. | Open Subtitles | سيظن أنها غبية، عديمة القيمة، وأقل منه. |
| Olanları ciddiye almadığımı düşünecektir. | Open Subtitles | سيظن أني لم آخذ ماحدث بشكل جدّي |
| Kurul su üstünde yürüdüğünü düşünecektir. | Open Subtitles | سيعتقد مجلس الإدارة أنّ بوسعكِ تحقيق المستحيل |
| Yine de eğer bizle işbirliği yapmazsan herhangi bir savcı senin suçlu olduğunu düşünecektir. | Open Subtitles | لكن إذا لم تتعاون معنا اي مدعي عام سيعتقد أنكَ قتلتها |
| Kafası karışık olduğu için, kıyafetini benim bugün çoktan değiştirdiğimi düşünecektir, ama sen ona aldırma. | Open Subtitles | لا زال مشوشًا قليلاً لذا سيعتقد أنني قد... غيّرته اليوم مسبقًا، لكن تجاهل ما سمعته للتو. |
| Fazla hızlı olduğumu düşünecektir. | Open Subtitles | ـ ستظن اني استعجل الامور اتمزح؟ |
| Ayrıca, büyük ihtimalle bunun bir moda olduğunu filan düşünecektir. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك فهي ستظن أن هذا مظهرا جديدا حسنا . |
| Çünkü bunu yaparsanız, babanız böyle düşünecektir. | Open Subtitles | لأنك لو فعلت ذلك هكذا سيظنك أبوك |
| Eğer buna inanmazsam, o zaman kendisine güvenmediğimi düşünecektir. | Open Subtitles | ...وإذا لم أصدق ذلك ستعتقد أنني لا أثق بها |
| Öyle de herkes gammaz olduğunu düşünecektir. | Open Subtitles | والجميع سيعتقدون أنك فأر على ايه حال |
| Romantik bir şey söylersem, o zaman ona karşı bir şeyler hissettiğimi düşünecektir. | Open Subtitles | لو قلت أى شىء عن الرومانسية... فسيظن أننى مازلت أكن له بمشاعر حب |
| Hans, keşif güçlerimizin darmadağın olduğunu düşünecektir. | Open Subtitles | فسيعتقد الألمان بأن فرق استطلاعاتنا غبيةٌ بشكلٍ كامل. |