| Güzellik hakkında düşünmediğimiz anlarda dahi, beynimiz çekici yüzlere karşılık verir. | TED | تستجيب أدمغتنا للوجوه الجذابة حتى عندما لا نفكر في الجمال. |
| Saatin bir yüzü, kolları, mekanizması ve bataryası var deriz. Ama asıl anlatmak istediğimiz, saat adında bir şeye tüm bu parçaları bağladığımızı düşünmediğimiz. | TED | فالساعة لها وجه وعقارب وآلية عمل وبطارية. ولكن ما نعنيه حقيقةً، نحن لا نفكر بأن هناك شيء يسمى الساعة متصل بها كل أجزائها. |
| Yine de size üstüne pek düşünmediğimiz Goldilocks hikayesinden ve bence şu an ile bağlantılı olan iki şeyi hatırlatmak isterim. | TED | ولكن، أود أن أذكركم بأمرين غالبًا ما لا نفكر فيهما من قصة Goldilocks لكنني أظن أنهما ذوا صلة هنا. |
| Ya da kendimizi hiç düşünmediğimiz yeni bir rüyada buluruz. | Open Subtitles | أو نجد أنفسنا في مواجهة حلم آخر لم نفكر به |
| Aslında bu kanserde salgının suçlusu çok daha kötü bir şey, ve daha önce hiç düşünmediğimiz bir şey. | TED | ﻓﻲ ﺍﻟﺤﻘﻴﻘﺔ ﺳﺒﺐ ﺍﻟﻌﺪﻭﻱ ﻓﻲ ﻫﺬﺍ ﺍﻟﺴﺮﻃﺎﻥ ﻫﻮ شئ أكثر تهديدا شئ لم نفكر به بالفعل من قبل |
| KBC, askeriye, kızgın hissedarlar, ve hatta bizim daha düşünmediğimiz biri bile olabilir. | Open Subtitles | شركة كي بي سي, الجيش حملة الأسهم المستائون أو من الممكن ان يكون شخصاً لم نفكر به بعد ماذا؟ |
| Bu bizim insanlar hakkında bireysel olarak düşünmediğimiz anlamına gelir. | TED | وتعني أننا لا نفكر في الناس كأفراد. |
| düşünmediğimiz bir genç var. | Open Subtitles | لدينا شاب لا نفكر فيه |
| Evet, efendim. Olası olduğunu düşünmediğimiz bir senaryo. | Open Subtitles | لقد فعلنا ياسيدى إنه سيناريو لم نفكر به |
| - düşünmediğimiz bir şey daha var. | Open Subtitles | هنالك شيء آخر لم نفكر به |
| - düşünmediğimiz bir şey var. | Open Subtitles | -هناك شيئاً واحداً لم نفكر به |
| Bu da geriye, düşünmediğimiz zehirleri bırakıyor. | Open Subtitles | كل سم لم نفكر فيه انها تعمل في مصنع قنابل |